DOLAR 41.98 ₺
EURO 48.67 ₺
G.ALTIN 5,431.09 ₺
Ç.ALTIN 9,212.23 ₺
BTC 110,775.72 $
ETH 3,936.40 $
BİST 10,837.30
    SON DAKİKA

    İsrailli yerleşimciler Filistinlilerin zeytin hasadını neden engelliyor?

    DünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 30 Ekim 2025 Perşembe 19:40 Güncelleme: 30 Ekim 2025 Perşembe 19:46 Kaynak: Haber Merkezi

    Zeytin ağacı Filistin’de sadece bir tarım ürünü değil, toplumsal kimliğin ve direnişin sembolü.

    İsrailli yerleşimciler Filistinlilerin zeytin hasadını neden engelliyor?

    İşgal altındaki Batı Şeria’da sonbahar aylarının gelmesiyle birlikte, Filistinliler için ekonomik ve kültürel açıdan hayati öneme sahip olan zeytin hasadı dönemi başladı.

    Ancak her yıl olduğu gibi bu yıl da, hasat dönemi İsrailli yerleşimcilerin artan saldırılarıyla gölgeleniyor.

    Popüler Gazete’nin Middle East Eye’dan aktardığına göre, hasatla birlikte başlayan şiddet döngüsü, köylerdeki Filistinli çiftçiler için hem maddi hem de manevi bir yıkım anlamına geliyor.

    Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi, 2025’in ilk yarısında yalnızca Batı Şeria’da İsrailli yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen 757 saldırı kaydetti.

    Bu saldırıların bir kısmı doğrudan insanlara, bir kısmı ise zeytinliklere ve tarım alanlarına yönelikti.

    Filistinli çiftçiler, hasat döneminde sık sık şiddet, taciz ve ürünlerinin yakılması gibi saldırılara maruz kalıyor.

    BM yetkilileri, yerleşimci şiddetinin giderek sistematik hale geldiğini ve bunun “işgal politikalarının uzantısı” olduğunu vurguluyor.

    İsrail ordusu çoğu zaman saldırılara müdahale etmezken, yerleşimcilere koruma sağlıyor.

    Zeytincilik Filistinliler için neden önemli?

    Zeytin ağacı Filistin’de sadece bir tarım ürünü değil, toplumsal kimliğin ve direnişin sembolü.

    Filistin topraklarında zeytincilik, binlerce yıllık bir gelenek olarak Akdeniz uygarlıklarının mirasını taşıyor.

    Antik dönemlerde olduğu gibi bugün de, zeytin dalı barışı; zeytin ağacı ise köklülüğü ve direnci temsil ediyor.

    Filistin'de zeytin yüzyıllardır gıda, kozmetik, sabun, ilaç ve yakıt olarak, zeytin ağacının odunu da inşaatta kullanıldı.

    1917’ye kadar süren Osmanlı döneminde, Filistin’de zeytin üretimi önemli bir ticaret kalemi haline gelmişti. Bugün ise Batı Şeria’daki tarım arazilerinin yaklaşık yarısı zeytin üretimine ayrılmış durumda.

    Filistin Ticaret Merkezi’nin raporuna göre, mevsimlik zeytin ihracatı genelde ülke ekonomisine yaklaşık 200 milyon dolar katkı sağlıyor.

    BM verilerine göre ise yaklaşık 100 bin Filistinli aile geçimini zeytin hasadından sağlıyor.

    Filistinli çiftçiler, zeytin ağacıyla aralarında manevi bir bağ hissediyor, atalarının mirası olarak görüyor.

    Filistin’de zeytin ağacı, halk arasında “Sumud” (sabır ve direnç) kavramını sembolize ediyor. Bu yönüyle zeytin, Filistinlilerin yalnızca geçim kaynağı değil, aynı zamanda var olma iradesinin simgesi haline gelmiş durumda.

    Zeytine yönelik saldırılar bir kimliği hedef alıyor

    Filistin tarımı, zeytinlikler de dahil olmak üzere, İsrail'in kuruluşundan önceki İngiliz mandası döneminden bu yana Siyonist yerleşimci gruplar tarafından uzun süredir saldırıya uğruyor.

    Uzmanlara göre, yerleşimci saldırılarının temel amacı sadece ekonomik yıkım yaratmak değil.

    Zeytin ağacı, Filistinli kimliğinin tarihsel belleğinde derin bir yer tuttuğu için, her kesilen ağaç, bir mirasın ve aidiyetin yok edilme girişimi olarak görülüyor.

    İsrail’in yerleşim politikaları, hem toprak kontrolünü genişletmeyi hem de Filistinli toplulukların dayanıklılığını kırmayı hedefliyor.

    Zeytinliklerin hedef alınması, bu stratejinin sessiz ama etkili bir parçası olarak öne çıkıyor.

    Sonuç olarak, Batı Şeria’da başlayan her zeytin hasadı, sadece bir tarım mevsimini değil, bir direniş döngüsünün yeniden başlamasını da simgeliyor.

    Filistinli çiftçiler, kökleri binlerce yıl öncesine uzanan ağaçlarını koruyarak, toprağa ve geçmişlerine tutunmayı sürdürüyor.

    Amaç Filistinlileri topraktan koparmak

    Uzmanlara göre, yerleşimcilerin zeytin ağaçlarına yönelik saldırıları, münferit şiddet eylemleri değil; Filistinlilerin yaşam alanlarını sistematik biçimde daraltmayı amaçlayan bir sömürgeci stratejinin parçası.

    Amaç, gelir kaynaklarını yok etmek, korku yaymak ve toplulukları topraklarından sürmek.

    Tarıma yönelik saldırılar sadece zeytinliklerle sınırlı değil.

    Su kuyularının doldurulması, hayvanların öldürülmesi, evlerin yıkılması gibi eylemler de aynı sistematik baskının bir parçası.

    Artan yerleşimci şiddeti 

    İşgal altındaki Batı Şeria'da hasat sezonunun başladığı Ekim ayı başından bu yana zeytin hasatçılarına 259 saldırı kaydedildi. Bunlardan 41'i İsrail ordusu, 218'i ise yerleşimciler tarafından gerçekleştirildi.

    Saldırılar arasında hareket kısıtlamaları, tarım arazilerine erişimin engellenmesi, dayak ve doğrudan ateş açma yer alıyor. 

    Saldırılarda 112 Filistinli yaralandı ve 3.000'den fazla ağaç ve fidan tahrip edildi.

    Gazze'deki zeytin ağaçları ne oldu?

    Gazze Şeridi’nde ise tablo daha da yıkıcı. İsrail’in iki yıldır süren operasyonları sonucunda, 1,1 milyon zeytin ağacı yok edildi.

    BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), tarım arazilerinin yüzde 98,5’inin bombardıman nedeniyle zarar gördüğünü veya erişilemez hale geldiğini bildirdi.

    Gazze’de ayakta kalan az sayıdaki zeytin ağacı, savaşın başlangıcından bu yana ne sulanabiliyor ne gübrelenebiliyor.

    Tarım kuyularının yüzde 86’sı Temmuz 2025 itibarıyla yok edildi.

    Gazze’deki zeytin preslerinin büyük bölümü de hava saldırılarında tahrip oldu. Zaten abluka nedeniyle zeytinyağı ihracatı kısıtlıydı, son iki yılda ise tamamen durdu.

    Filistinli çiftçiler, 2025’te üst üste üçüncü kez hasat yapamadı.

    Yakıt kıtlığı nedeniyle birçok aile, ölmekte olan zeytin ağaçlarını yakacak odun olarak kullanmak zorunda kaldı.

    Sonuç olarak, Batı Şeria’da yakılan, kesilen ya da erişimi engellenen her zeytin ağacı, Gazze’de bombalar altında yok olan her tarım alanı, Filistinliler için yalnızca bir ekonomik değil, varoluşsal bir kayıp anlamına geliyor.

    Bu saldırılar, bir halkın toprakla, geçmişle ve kimlikle kurduğu bağı hedef alıyor.

    Uluslararası toplumun kınamaları, raporlar ve uyarılar, sahadaki tabloyu değiştirme konusunda etkili olmadı.

    Filistinli çiftçiler, çoğu zaman dünyanın sessizliğiyle baş başa kaldıkları bu mücadelede, köklerine sarılmayı sürdürüyor.

     

     

     

     

     
     
     

     

     
    İlk Yorumu Sen Yaz
    code