DOLAR 40.25 ₺
EURO 47.00 ₺
G.ALTIN 4,355.51 ₺
Ç.ALTIN 7,056.45 ₺
BTC 117,167.74 $
ETH 2,936.42 $
BİST 10,358.46

    İsrail'in nükleer silahları hakkında neler biliyoruz?

    SiyasetDünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 13 Temmuz 2025 Pazar 20:00 Güncelleme: 13 Temmuz 2025 Pazar 21:00 Kaynak: Haber Merkezi

    İran'ın aksine İsrail, 1950'lere dayanan gizli bir programa sahip, halihazırda nükleer bir devlet.

    İsrail'in nükleer silahları hakkında neler biliyoruz?

    ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ile İran'a düzenledikleri saldırının ardından Tahran'ın nükleer silah edinmesine izin verilmeyeceğinin altını birçok kez çizdi. Bu görüş, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından da sık sık dile getiriliyor.

    Popüler Gazete'nin Rayhan Uddin imzalı analizden aktardığına göre İsrail, 13 Haziran'da İran'a yönelik başlattığı saldırısına gerekçe olarak Tahran'ın nükleer çalışmalarını gösterdi.

    İran ise nükleer silah üretmeye çalıştığına dair iddiaları reddediyor ve nükleer programının sivil amaçlı olduğunu savunuyor.

    Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na (NPT) taraf olması nedeniyle, İran nükleer silah edinemez. 

    NPT, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na (UAEA) nükleer olmayan devletlerin çalışmalarını izleme ve doğrulama yetkisi veriyor.

    İran'ın aksine İsrail, NPT'yi imzalamadı ve 1968 tarihli anlaşmaya taraf olmayan beş ülkeden biri.

    Bu da, UAEA'nın İsrail'in nükleer cephaneliğini izleme veya doğrulama olanağına sahip olmadığı anlamına geliyor.

    İsrail'in nükleer programı hakkında çok az şey biliniyor. İsrail bunu ne teyit ediyor, ne de inkar ediyor.

    Ancak 1980'lerden bu yana gizliliği kaldırılan belgeler, soruşturma çalışmaları ve sızıntılar Tel Aviv'in nükleer cephaneliğini ortaya koyuyor.

    İsrail'in elinde hangi nükleer silahlar var?

    İsrail, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore ile birlikte nükleer silaha sahip olduğu bilinen dokuz ülkeden biridir.

    Tarafsız bir küresel güvenlik örgütü olan Nükleer Tehdit Girişimi'ne göre, İsrail'in yaklaşık 90 nükleer savaş başlığına ve yaklaşık 200 nükleer silah üretmeye yetecek kadar plütonyuma sahip olduğu düşünülüyor .

    İsrail'in elinde 750 ila 1.110 kg  arasında plütonyum bulunuyor ve bu miktar 187 ila 277 nükleer silah üretmeye yetiyor.

    İsrail, nükleer bomba taşıyabilecek şekilde modifiye edilebilen ABD yapımı F-15, F-16 ve F-35 uçaklarına sahip.

    Ayrıca, Alman merkezli bir şirket tarafından üretilen ve nükleer seyir füzeleri fırlatma kapasitesine sahip olan altı adet Dolphin sınıfı denizaltıya sahip olduğu biliniyor.

    İsrail'in nükleer programı nasıl başladı?

    İsrail'in ilk Başbakanı David Ben Gurion, nükleer projeyi 1950'lerin ortalarında başlattı. Negev Çölü'ndeki Dimona şehrinde büyük bir kompleks inşa edildi.

    Fransız hükümetinin yardımıyla, ilk plütonyum burada üretildi. 

    Silahların Kontrolü ve Yayılmasının Önlenmesi Merkezi'nde araştırma analisti olan Shawn Rostker, Middle East Eye'a yaptığı açıklamada şunları söyledi:

    "Güvenilir kaynaklar, Fransa'nın 1950'lerin sonlarındaki rolüne işaret ediyor. Paris, Dimona reaktörünün inşasına yardımcı oldu, temel reaktör teknolojisini sağladı ve plütonyum yeniden işleme yeteneklerini destekledi. İsrail'in nükleer ilerlemesinin temelini attı."

    Fransız tarihçilere göre, Fransa ile İsrail arasındaki koordinasyon, Mısır'ın o dönemki Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnasır'a karşı duyulan ortak düşmanlıktan doğdu.

    Ancak Fransa ve İsrail arasındaki nükleer işbirliği gizli tutuldu. İsrail'in en yakın müttefiki ABD bile başlangıçta bundan habersizdi.

    Yakın zamanda gizliliği kaldırılan ABD belgelerinin analizini de içeren araştırmaya göre Washington, 1950'lerin sonu ve 1960'ların başında İsrail'e Dimona'da ne yaptığını defalarca sordu.

    Sonunda ABD'nin baskısıyla Ben Gurion, Aralık 1960'ta Knesset'e, Dimona reaktörünün sanayi, tarım, sağlık ve bilime hizmet edecek bir "araştırma reaktörü" olduğunu söyledi.

    Böylece, ABD'li yetkililerin 1961-1969 yılları arasında sekiz kez bölgeyi denetlemesiyle, uzun soluklu ve ayrıntılı bir aldatmaca başlamış oldu. 

    Bu ziyaretler sırasında, silah sınıfı plütonyum üretimi için gerekli olan bir yeraltı ayrıştırma tesisi gizlendi. Kompleksin diğer kısımları, tesisin amacını gizlemek için kamufle edildi. 

    İsrail'in gizli yeraltı ayrıştırma tesisini 1965'te tamamladığı, 1966'da silah sınıfı plütonyum üretmeye başladığı ve Haziran 1967'de nükleer silahı bir araya getirdiği düşünülüyor.

    1969 tarihli Nixon-Meir anlaşması nedir?

    1960'ların sonunda ABD, Dimona'daki çalışmaların gerçek amacını nihayet öğrendi.

    ABD, 1969'da İsrail'in istisnai nükleer statüsünü, "varlığını görünmez ve şeffaf tutmayı" taahhüt ettikleri sürece kabul etti. Bu, 1969 Nixon-Meir nükleer anlaşması olarak biliniyor.

    O tarihten bu yana ABD, İsrail'in yanında yer aldı ve nükleer cephaneliğin varlığının ne kabul edildiği, ne de inkar edildiği kasıtlı bir gizlilik politikası uygulandı. 

    Hatta 2009 yılında, ABD eski Başkanı Barack Obama'ya Orta Doğu'da nükleer silaha sahip herhangi bir ülke olup olmadığı sorulduğunda, spekülasyon yapmayacağını söyledi. 

    İsrail nükleer silah denemesi yaptı mı?

    Dünyadaki dokuz nükleer güç arasında, açıkça nükleer deneme yapmayan tek ülkenin İsrail olduğu biliniyor.

    Buna ilişkin kanıt, Eylül 1979'da İsrail ile apartheid dönemi Güney Afrika'sında, Güney Atlas Okyanusu'nun Hint Okyanusu'yla buluştuğu bir adada ortak nükleer deneme yapmış olabileceği "Vela olayı" olarak biliniyor.

    O dönemde ABD uyduları, genellikle nükleer patlamanın habercisi olan, açıklanamayan çift ışık parlaması tespit etmişti. 

    Güney Afrika'nın apartheid hükümeti 50 yıl boyunca kitle imha silahları geliştirdi, ancak nükleer programını 1989'da sonlandırdı.

    Güney Afrika, nükleer silah kabiliyetine sahip olup da bundan gönüllü olarak vazgeçen tek ülke.

    Olayın yaşandığı dönemde ABD Başkanı olan Jimmy Carter, Vela olayının İsrail'in bir nükleer denemesi olduğuna inandığını söyledi. 

    Başkanlığı sırasında tuttuğu günlükte, "Bilim adamlarımız arasında, İsraillilerin gerçekten de Güney Afrika'nın güney ucuna yakın bir yerde okyanusta bir nükleer deneme patlaması gerçekleştirdiğine dair giderek artan bir inanç var" diye yazdı.

    İsrail'in nükleer silahları ne zaman bilinmeye başlandı?

    İsrail'in nükleer programı, eski nükleer teknisyen Mordehay Vanunu'nun Dimona ile ilgili ayrıntıları Sunday Times'a açıkladığı Ekim 1986'da manşetlere çıktı.

    Dokuz yıldır tesiste çalışan Vanunu, tesisin haftada 1,2 kg plütonyum üretebildiğini, bunun da yılda yaklaşık 12 nükleer savaş başlığı üretmeye yeteceğini söyledi. 

    1960'lı yıllarda ABD'ye yaptıkları ziyaretlerde, ABD'li yetkililerin sahte duvarlar ve gizli asansörler konusunda kandırıldıklarını, yer altında altı kat daha olduğunu bilmediklerini belirtti.

    Vanunu, Dimona'nın 60 fotoğrafını çekti ve bunların birçoğu İngiliz gazetesinde yayımlandı. 

    Vanunu, bilginin sızdırıldığı yıllarda İsrail'in eylemlerinden  hayal kırıklığına uğramış, 1982'de Lübnan'ı işgaline karşı çıkmış ve Filistinliler için eşit haklar talep etmişti.

    Ancak hikayesi daha yayınlanmadan, Vanunu İsrailli ajanlar tarafından kaçırıldı.

    Londra'da kalan Vanunu, bir kadın Mossad ajanı tarafından Roma'ya gitmeye ikna edildi. Orada bayıltılarak İsrail'e götürüldü, casusluktan suçlu bulundu ve 18 yıl hapis yattı.

    2004 yılında serbest bırakıldıktan sonra, seyahat etmesi veya yabancı gazetecilerle konuşması yasaklandı. 

    İsrail'in nükleer silah kullanma stratejisi nedir?

    İngiliz gazeteci Piers Morgan, 2011 yılında Netanyahu'dan İsrail'in nükleer silaha sahip olup olmadığını teyit etmesini istedi.

    Netanyahu ise, "Politikamız Orta Doğu'ya nükleer silah yerleştiren ilk ülke olmak değil" diye yanıtladı.

    Bu, İsrailli yetkililerin bu konuda baskı gördüklerinde sık sık tekrarladıkları bir cümle.

    İsrail'in nükleer kullanımla ilgili kamuya açık bir stratejisi bulunmuyor. İsrail'in, 'son çare' olarak adlandırılan en uç senaryolar dışında nükleer silah kullanmayacağı anlaşılıyor.

    "Son çare senaryosu" tabirinin 1960'ların ortalarında İsrail liderleri tarafından ortaya atıldığına inanılıyor.

    Prensip, İsrail'in varoluşsal bir tehditle karşı karşıya kalması durumunda nükleer misillemede bulunmasını öngörüyor.

    Bazı araştırmacılar, 1973 Ortadoğu Savaşı sırasında Mısır ve Suriye'nin sürpriz bir saldırı düzenlemesi üzerine İsrail'in bu seçeneği değerlendirdiğini söylüyor .

    Ancak İsrailli liderler nükleer silahların varlığını hiçbir zaman kabul etmeseler de, gerektiğinde kullanılabileceğini ima ettiler.

    Dünya İsrail'in nükleer silahları hakkında ne diyor?

    Aralık 2014'te BM Genel Kurulu, İsrail'i nükleer silah sahibi olmaktan vazgeçmeye, NPT'ye "daha fazla gecikmeden" katılmaya ve tüm nükleer tesislerini Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) güvenceleri altına almaya çağıran bir kararı ezici bir çoğunlukla (161'e karşı beş oyla) onayladı.

    Ancak karar bağlayıcı değildi. İsrail, bu karara uymadı.

     

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code