ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in İran'a karşı saldırılarını giderek daha fazla destekliyor gibi görünüyor. Bunun nedeni ise, İsrail'in kazanıyor gibi görünmesi.
İsrail, İran'a karşı son altı gündür hava saldırıları gerçekleştirerek yüzlerce hedefi vurabildiğini gösterdi.
Popüler Gazete'nin Seth J. Frantzman imzalı analizine göre İsrail ise en azından şimdilik ABD'ye güvenmek yerine, 1967'deki Altı Gün Savaşı'nı hatırlatan bir savaş yürütüyor.
Trump, görev süresinin ilk aylarında İran ile nükleer bir anlaşma istiyordu. Ortadoğu Elçisi Steve Witkoff'u Umman'daki görüşmelere gönderdi. İranlılar da dolaylı görüşmeler istiyordu.
Tahran, Trump'ın bir anlaşmaya varmak için çok esnek olacağına inanıyordu. İran anlaşma konusunda duraklarken, İsrail saldırmak için bir fırsat bekledi. Bu fırsat ise geçen Cuma günü geldi.
Demir Kubbe son günlerde yetersiz kalsa da, İsrail, İran'ın saldırılarını durduracak hava savunmasına sahip.
Dahası İran, İsrail'e çok cepheli bir savaş sunabilecek müttefikleri olan Lübnan'daki Hizbullah ve Suriye'deki Esed rejimini kaybetti. Tahran, son iki yılda önemli taşlarını kaybettiği için önündeki satranç tahtasını anlayamadı.
Trump yönetiminin ise bu konudaki doktrini karmaşık. Artık daha fazla savaş değil, ateşkes anlaşmaları istiyor.
Geniş çaplı uzun vadeli savaşlara karşı olduğunu sıkça dile getiren Trump, yine de kısa süreli, hava saldırıları gibi sınırlı müdahalelere sıcak bakabilir.
Özellikle ABD üslerine ya da askerlerine yönelik İran kaynaklı bir saldırı Trump'ı bu karara itebilir.
Eğer İran, Irak, Suriye, Katar, Bahreyn’deki gibi Ortadoğu’da bulunan ABD üslerini hedef alırsa, Trump doğrudan müdahale baskısı hissedebilir.
Böyle bir saldırı, Trump’a “ABD'nin gücünü göstermek” için meşru zemin yaratabilir.
Özellikle ABD askerlerinin ölmesi, kamuoyu ve Kongre’nin desteğini artırabilir.
Diğer yandan, Trump, güçlü bir lider imajı çizmek istiyor. “Kararlılık”, “liderlik” ve “vatanseverlik” temalarıyla seçmenini konsolide edebilir.
Ayrıca Çin ve Rusya’nın bölgede etkisini artırmasından rahatsız olan Trump, Ortadoğu’daki ABD hegemonyasını sürdürmek için savaşa dahil olabilir.
Bununla birlikte, Trump kazananları seviyor ve kaybedenleri desteklemek istemiyor.
Trump yönetimi dış politikada esnek ve yaratıcı olmaya istekli, ancak ABD'yi İran'la savaşa sürüklemek istemiyor.
Zayıflamış bir İran artık Trump'a daha fazla manevra yapma yeteneği veriyor. Bu yüzden Trump kesin bir dille İran’dan “koşulsuz teslimiyet” talep ediyor ve sabrının tükenmekte olduğunu belirtiyor .
Koşulsuz teslimiyet kavramı, ABD politikasının anahtarı olmuştur.
Trump ayrıca İran'ın dini lideri Hamaney ile ilgili söylemlerini yükseltiyor.
ABD Başkanı sosyal medya platformu Truth Social'da yaptığı açıklamada, Hamaney için şu ifadeleri kullandı:
"Ruhani lider denilen kişinin nerede saklandığını tam olarak biliyoruz. Kolay bir hedef ama orada güvende. Onu en azından şimdilik ortadan kaldırmayacağız (öldürmekten söz ediyorum!)"
Trump'ın eylemleri, 2. Dünya Savaşı'nda Amerikan Ordusu'nun önde gelen komutanlarından George Patton'ın 1944'te ABD Üçüncü Ordusu'na yaptığı şu konuşmayı hatırlatıyor:
"Amerikalılar kazananları sever ve kaybedenlere tahammül etmezler. Amerikalılar her zaman kazanmak için oynarlar. Bu yüzden Amerikalılar hiçbir zaman savaş kaybetmedi ve kaybetmeyecek. Kaybetme düşüncesi bile Amerika için nefret vericidir."
Trump Amerika'yı "tekrar harika" yapmaktan bahsettiğinde, Patton'ın bahsettiği Amerika'dan bahsediyor. O, savaşları kaybetmeyen bir Amerika'ydı.
ABD, 1944'ten beri kazanamadığı çatışmalarla karşı karşıya kaldı. Vietnam, Irak ve Afganistan'da savaştı ve başarılı olmadı.
Trump, İsrail'in İran'ı zayıflattığını gördü ve bundan etkilenmiş gibi görünüyor. Hatta ateşkes istediği 600 günden fazla süren Gazze savaşından daha çok etkilenmiş durumda.
Gazze'deki İsrail-Hamas savaşı kazanılan bir savaş olmadı. İran savaşı kazanılan bir savaş olabilir.
Trump doktrini şu anda test ediliyor. ABD'nin İran'a karşı savaşa müdahil olmasına karşı çıkan sesler olduğu gibi ABD'nin müdahale etmesini isteyenler de var.
Çoğu ABD'li muhtemelen başka bir maliyetli Ortadoğu savaşı istemez. Ancak ABD araya girip son darbeyi indirebilirse, insanlar bunu bir zafer olarak görebilir.
Trump doktrini için bir zafer istiyor. Ukrayna savaşını sonlandıramadı ve Gazze savaşı da sürüyor.
İran, göreve geldiği ilk yıl için Trump yönetimine önemli bir başarı sağlayabilir. İsrail'in saldırısının kredisini alabilir ve bunu Trump'ın kendi amaçlarına kanalize edebilir.
Sonuç olarak Trump, bu altı günlük süreçte stratejik belirsizlik yaratmaya çalışarak, hem sert çıkışlar yaptı, hem de diplomasi kapısını açık bıraktı.
Trump’ın yaklaşımı ise çok yönlü: İsrail’i desteklerken, aynı zamanda savaşın tırmanmasını önmeye çalışıyor. Ancak bundan sonra ABD hangi adımı atarsa, büyük ölçüde İran’ın hamlelerine bağlı olacak ve kamuoyu baskısı da bunda etkili olacak.
Bu bağlamda, yakın gelecekte Trump'ın bir karar vermesi bekleniyor.