DOLAR 41.82 ₺
EURO 48.57 ₺
G.ALTIN 5,571.77 ₺
Ç.ALTIN 9,360.77 ₺
BTC 114,604.18 $
ETH 4,220.31 $
BİST 10,316.40

    Trump'ın Türkiye'ye bakışı çatışmadan ortaklığa nasıl dönüştü?

    SiyasetDünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 14 Ekim 2025 Salı 19:16 Güncelleme: 14 Ekim 2025 Salı 19:20 Kaynak: Haber Merkezi

    Trump, Erdoğan’ı hem saygı duyulan hem de işbirliği yapılması gereken bir lider olarak gördü.

    Trump'ın Türkiye'ye bakışı çatışmadan ortaklığa nasıl dönüştü?

    ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde, Türkiye ekonomisi ABD yaptırımlarının da etkisiyle ciddi bir türbülansa girdi.

    Popüler Gazete'nin Hamza Ahmed imzalı analizde altı çizildiği üzere 2018–2019 yıllarında uygulamaya konan gümrük vergileri ve siyasi gerilimler, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerde belirgin bir gerilemeye yol açtı.

    Ancak Trump’ın ikinci dönemine doğru, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik olumlu söylemleri ve ekonomik iş birliğine dair mesajları, ilişkilerde yeni bir döneme işaret etti.

    2018 krizi ve yaptırımlar

    Trump yönetimi, özellikle çelik ve alüminyum ithalatına uyguladığı ek gümrük vergileriyle Türkiye’yi hedef aldı.

    Mart 2018’de Türkiye’den ithal edilen çelik ürünlerine %25, alüminyum ürünlerine ise %10 ek vergi getirilmesi, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gerilmesine neden oldu. Bu oran, Ağustos 2018'de çelik için %50'ye yükseltildi.

    Bu dönemde Türk Lirası, dolar karşısında %80’in üzerinde değer kaybetti. Enflasyon ise %25 seviyelerine çıkarak son yılların en yüksek oranlarına ulaştı.

    Türkiye bu adımlara karşılık, yaklaşık 1,8 milyar dolar değerindeki ABD menşeli ürünlere karşılık gümrük vergisi uygulama kararı aldı.

    S-400 krizi

    ABD'nin Türkiye'ye Patriot hava savunma sistemi satışını onaylamaması sonrasında, Ankara Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın aldı.

    Bu karar, Washington tarafından tepkiyle karşılandı ve Türkiye, F-35 savaş uçağı programından çıkarıldı.

    Türk savunma sanayii, F-35 programı kapsamında yaklaşık 900 parça üretiyordu. Türkiye’nin programdan çıkarılması, yaklaşık 9 milyar dolarlık bir ekonomik kayba neden oldu.

    Aralık 2020’de ise ABD, Türkiye Savunma Sanayii Başkanlığı’na yönelik mali ve ticari yaptırımlar uygulamaya başladı. Bu yaptırımlar, ABD'den silah ihracatı lisanslarının durdurulmasını da kapsıyordu.

    Ters etki

    ABD yönetiminin adımları, Türkiye’den ithalatı sınırlamakta etkili olmadı.

    ABD Nüfus Sayım Bürosu verilerine göre, 2017’de 387 milyon dolar olan Türkiye’nin ABD’ye ticaret fazlası, 2021’de 4 milyar doları aştı.

    Bu artışta, Türk şirketlerinin ürün çeşitlendirmesi, yaptırımlara tabi olmayan sektörlerdeki esneklikleri ve TL’deki değer kaybının ihracatı artırıcı etkisi önemli rol oynadı.

    Türkiye, bu tabloyu avantaja çevirerek ikili ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarmayı hedefleyen yeni bir stratejiye yöneldi.

    Türk şirketlerinin, özellikle yaptırımlara tabi olmayan pazarlarını ve ürünlerini çeşitlendirmedeki esnekliği ve başarısı, ABD pazarında muazzam bir ticari başarı ve istikrara yol açtı

    Farklı bir bakış açısıyla yeni bir başlangıç

    Trump, ikinci döneminde Erdoğan’a yönelik övgüler ve hayranlığını daha sık dile getirdi.

    Türkiye, uygulanan gümrük vergilerine rağmen birçok ülkeye kıyasla daha düşük oranlarla karşılaştı.

    Trump döneminde Türkiye, %15 ile en düşük gümrük tarifesi uygulanan ülkelerden biri oldu.

    Ticaret Bakanlığı bu durumu "olumlu bir adım" olarak değerlendirdi.

    İlişkilerde normalleşme sinyali

    Trump-Erdoğan görüşmesi öncesinde Türkiye, 2018 yılında ABD ürünlerine uyguladığı 1,8 milyar dolarlık gümrük vergilerini kaldırdı.

    Bu adım, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi ve ticari iş birliğinin yeniden güçlenmesi açısından pozitif bir işaret olarak değerlendirildi.

    Özellikle Türkiye’nin, Rusya'dan yıllık 22 milyar metreküp doğalgaz tedarik ettiği anlaşmaların sona yaklaşması, Ankara'nın enerji politikalarında ABD ile iş birliğine daha açık hale gelebileceği yorumlarına neden oldu.

    Öte yandan, Trump’ın Erdoğan ile yaptığı Beyaz Saray'daki görüşmelerde F-35 rozetini taşıması, bazı uzmanlar tarafından bu konunun yeniden değerlendirmeye alınabileceğinin sinyali olarak yorumlandı.

    Trump’ın Türkiye’ye yönelik tutumu neden değişti?

    İlk dönemde Trump Türkiye’nin ekonomik ve siyasi hareketlerini kendi ulusal çıkarları açısından riskli gördü.

    Özellikle S-400 alımı, Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması ABD için büyük bir kırmızı çizgiydi. Ancak ilerleyen dönemde, özellikle Orta Doğu’daki gelişmeler ve ABD’nin bölgesel stratejileri değişince Türkiye’nin önemi artmaya başladı.

    Trump, diğer başkanlardan farklı olarak liderler arası ilişkilere çok önem verdi. Erdoğan’ı güçlü ve kararlı bir lider olarak gördü ve ona karşı kişisel bir saygı ve hayranlık besledi.

    Aynı zamanda, Türkiye’nin ABD için önemli bir ticaret ortağı olduğunu fark etti ve yaptırımların ilişkileri tamamen koparmaması gerektiğini düşündü.

    ABD’nin Ortadoğu ve çevresinde Türkiye ile iş birliği yapması, Rusya ve Çin gibi diğer güçlerin etkisini dengelemek için stratejik öneme sahip.

    Bu yüzden Trump, Erdoğan’ı hem saygı duyulan hem de iş birliği yapılması gereken bir lider olarak gördü.

    İki liderin ilişkisi

    İki ülke arasında yaşanan krizlere rağmen, Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik söylemleri çoğu zaman pozitif, hatta olağanüstü seviyede övgü dolu oldu.

    Trump’ın “Erdoğan gibi güçlü bir liderle çalışmak büyük bir şans” türünden açıklamaları, klasik Amerikan dış politikasının genel söylem çizgisinden farklılık gösterdi.

    Trump, Erdoğan’ı sıklıkla “zor ama adil bir lider”, “oyunu bilen biri” olarak tanımladı. Bu ifadeler, onun liderlik tarzına duyduğu saygının bir göstergesi olarak görüldü. 

    Bu bağlamda Erdoğan, Trump’ın güçlü lider idealine uyan bir aktör olarak öne çıktı.

    Geçtiğimiz ay Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Beyaz Saray'da ağırlayan Trump, Türk mevkidaşı ile uzun zamandır dost olduğunu vurguladı.

    "Erdoğan çok saygın biri, kendi ülkesinde, tüm Avrupa'da, tüm dünyada çok saygı görüyor" diyen Trump, Suriye'ye yönelik yaptırımları Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isteği üzerine kaldırdığının altını çizdi.

    ABD Başkanı, "Suriye'deki zaferin sorumlusu Erdoğan'dı. Bu, Türkiye için bir zaferdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de eski lideri (Esed) devirme mücadelesindeki başarıdan sorumlu olan kişidir" diye ekledi.

    Trump, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki lider (Putin-Zelenskiy) tarafından da çok saygı görüyor. Herkes Erdoğan'a saygı duyuyor. Ben de öyle." diye konuştu.

    Özellikle Gazze ateşkesinin sağlanması sürecinde Türkiye’nin ve Erdoğan’ın etkili rollerini vurgulayan Trump, "Bu adamın ne kadar çetin olduğunu biliyor musunuz? Ama onu seviyorum. Onu seviyorum" dedi.

    Dün Mısır'ın Şarm El-Şeyh şehrinde gerçekleşen Gazze zirvesinde ayrıca, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, en güçlü ordulardan birine sahip. Kendisinin söylediğinden çok daha güçlü bir ordu. Yakın zamandaki çatışmalara baktığınızda kazandıklarını görüyorsunuz" diye konuştu.

    Erdoğan'a teşekkür eden Trump, "Her zaman benimle birlikte oldu. Çok çetin bir insan. Kendisiyle hep iyi ilişkilerimiz oldu. Ne zaman desteğine ihtiyaç duysak hep yanımızda oldu" ifadelerini de kullandı.

    Sonuç olarak, Trump ve Erdoğan arasındaki ilişki, dönemsel krizlere rağmen karşılıklı çıkarlar ve kişisel diplomasi ekseninde gelişti.

    Bu ilişki, Türkiye-ABD bağlarının devletler ötesinde, liderler arası diyalog ve anlayışla şekillendiğini ortaya koydu.

    Trump’ın Erdoğan’a yönelik övgüleri, sadece kişisel bir takdir değil, aynı zamanda iki lider arasında güvene dayalı bir ilişkinin varlığının da kanıtı olarak görülebilir.

    Trump’ın Erdoğan’a duyduğu saygı ve hayranlık, iki lider arasındaki ilişkiyi sıradan bir devletlerarası bağın ötesine taşıdı.

    Bu durum, krizlere rağmen karşılıklı güven ve pragmatizmin ön planda olduğu dinamik bir iş birliği ortamının oluşmasına imkan verdi.

     

     

     

     

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code