10 Mayıs 2025 Cumartesi
DOLAR 38.78 ₺
EURO 43.89 ₺
STERLIN 51.65 ₺
G.ALTIN 4,147.59 ₺
Ç.ALTIN 6,865.17 ₺
BTC 102,988.34 $
ETH 2,381.29 $
BİST 9,390.51
    SON DAKİKA

    Suriye Cumhurbaşkanı Şara'nın ilk 100 gündeki politikaları başarılı oldu mu?

    SiyasetDünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 10 Mayıs 2025 Cumartesi 19:55 Kaynak: Haber Merkezi

    Şara liderliğindeki yeni iktidarın ilk 100 günde gerçekleştirdiği eylemler yakından takip edildi.

    Suriye Cumhurbaşkanı Şara'nın ilk 100 gündeki politikaları başarılı oldu mu?

    Beşşar Esed rejiminin Aralık 2024'te devrilmesi, Suriye'yi daha iyi bir gelecek beklediğine dair büyük umutlar doğurdu. Bu nedenle, Ahmed Şara liderliğindeki yeni iktidarın ilk 100 günde gerçekleştirdiği eylemler yakından takip edildi.

    Suriye'nin siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan çok büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu kabul etmeliyiz.

    Ülke, bölgesel ve politik olarak parçalanmış durumda ve bunun yanı sıra çeşitli yabancı ülkelerin etkisi altında.

    Popüler Gazete'nin Yusuf Daher imzalı analizden aktardığına göre Suriye'de yeniden yapılanma maliyetinin 250 ila 400 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor.

    Suriyelilerin yarısından fazlası ülke içi ve dışında yerinden edilmiş durumda.

    BM'nin verilerine göre, nüfusun yüzde 90'ı yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve 16,7 milyon insan (Suriye'deki her dört kişiden üçü) insani yardıma bağımlı.

    Bu gerçekler göz önüne alındığında, Esed rejiminin yerini alacak herhangi bir siyasi aktörün zorlu bir görevle karşı karşıya olduğu görülüyor.

    Dolayısıyla yeni iktidarın, özellikle geçmişi göz önüne alındığında, dış kaygıları nispeten de olsa yatıştırabilme, bölgesel ve uluslararası güçlerle resmi ilişkiler kurabilme becerisi önemli bir başarıdır.

    Şu ana kadar pek çok bölgesel ve uluslararası aktör, Şara liderliğindeki yeni yönetimi tanıdı ve ilişki kurmaya başladı.

    Avrupa Birliği (AB) ve İngiltere, Suriye'deki belli sektör ve kuruluşlara yönelik yaptırımları askıya alırken, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ülkeyi ziyaret eden Şara'yı memnuniyetle karşıladı.

    Diğer yanda, Donald Trump başkanlığındaki ABD yönetimi, Suriye'ye yönelik politikasını henüz net bir şekilde belirlemedi ve genel olarak yaptırımları sürdürdü.

    Devlet kurumları ve güvenlik teşkilatları

    Öncelikle, Heyetu Tahrir'uş Şam (HTŞ) liderliğindeki yeni iktidar, geçiş döneminde devlet kurumları üzerindeki otoritesini sağlamlaştırdı.

    Esed rejiminin devrilmesinin ardından, tamamı HTŞ mensupları veya gruba yakın isimlerden oluşan bir geçici hükümet kuruldu.

    Benzer şekilde Şara, komiteye veya kendisine yakın olan kişileri bakan veya çeşitli bölgelere güvenlik görevlileri ve valiler olarak atadı.

    Yeni iktidar ayrıca, eski HTŞ komutanlarını en üst düzey subaylar arasına atarak yeni bir Suriye ordusu kurdu.

    Diğer yandan, düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Konferansı, bazı kesimlere yönelik temsil eksikliği nedeniyle eleştirildi.

    Şara'nın imzaladığı geçici anayasa da, başta anayasa taslağını hazırlayan komitenin seçimi ve içeriği konusunda şeffaflık olmadığı gerekçesiyle çok sayıda siyasi ve toplumsal aktörün tepkilerini çekti.

    Yeni hükümet

    Yakın zamanda açıklanan yeni hükümetin daha kapsayıcı olduğu, bir kadın bakanın atandığı, dini (Alevi ve Dürzi) ve etnik (Kürt) azınlıkların kabinede yer aldığı açıklandı.

    Ancak kilit mevkilerde, Dışişleri Bakanı Esad Şeybani, Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve İçişleri Bakanı Mazhar Vays gibi Şara'ya yakın isimler görev aldı.

    Ülkenin güvenlik ve siyasi politikalarını koordine etmek ve yönetmek üzere Şara başkanlığında Suriye Ulusal Güvenlik Konseyi kurulduğu için bu hükümetin gerçek yetkileri henüz belirsizliğini koruyor.

    Neoliberal ekonomi

    Ekonomik alanda ise hükümetin izlediği yol yakın çevresi dışında kimseyle görüşülmedi.

    Üstelik mevcut hükümetin iktidara gelmesinden bu yana aldığı kararlar geçici misyonunun ötesine geçti ve Suriye için ekonomik neoliberalizme dayanan uzun vadeli bir gelecek modeli olarak kendi ekonomik vizyonunu etkili bir şekilde dayattı.

    Bu, devlet varlıklarının özelleştirilmesi, piyasanın serbestleştirilmesi, ekmek ve gaz tüpü sübvansiyonlarının kesilmesi gibi kemer sıkma önlemlerinde açıkça görüldü.

    Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanlığı ayrıca, "çalışmayıp maaş aldıkları" gerekçesiyle iş gücünün yaklaşık üçte birinin işten çıkarılacağını duyurdu. 

    Bu kararın ardından ülke genelinde işten çıkarılan veya açığa alınan işçilerin katılımıyla protesto gösterileri başladı.

    Öte yandan yeni iktidar, yılbaşından bu yana devlet memurlarının maaşlarına yüzde 400 zam yaparak, asgari ücreti 1 milyon 123 bin 560 Suriye lirasına (yaklaşık 86 dolar) çıkarma sözü verdi.

    Bu bağlamda, Şam'da beş kişilik bir ailenin 2025 Mart ayı sonu itibarıyla asgari aylık harcamasının 8 milyon Suriye Lirası (666 doları) olacağı tahmin ediliyor.

    Şam ayrıca 260'tan fazla Türk ürününde gümrük vergilerini düşürdü. Bu durum, halihazırda Türk ithalatının rekabetinden muzdarip olan sanayi ve tarım sektörleri başta olmak üzere yerli üretimi olumsuz etkiledi.

    Türkiye'nin Suriye'ye ihracatı bu yılın ilk çeyreğinde, 2024'ün aynı dönemine (yaklaşık 387 milyon dolar) göre yüzde 31,2 artarak yaklaşık 508 milyon dolar oldu.

    Siyasi ve sosyal parçalanma

    Şara yönetimindeki yeni iktidar, ülkedeki siyasal ve toplumsal parçalanma konusunda büyük ölçüde çözüm üretemedi.

    Şam hükümeti ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi arasında yakın zamanda imzalanan mutabakat zaptı ve Süveyda bölgesindeki Dürzi nüfusun bazı kesimleriyle yakınlaşma girişimleri, hala çok sayıda eksiklik ve yerel toplulukların muhalefeti nedeniyle sıkıntı çekiyor.

    Üstelik, kıyı bölgelerinde başlayan ve yüzlerce sivilin ölümüne yol açanlar başta olmak üzere son dönemde yaşanan güvenlik olayları, mezhepsel gerginliği daha da derinleştirdi.

    Yeni hükümet, krizi kontrol altına almaya ve alevleri söndürmeye çalışsa da, mezhepsel şiddet ve çekişmelerin tırmanmasını önlemede başarısız oldu.

    Şam'daki yetkililer, failleri sorumlu tutmak için hiçbir ciddi önlem almadan, bu eylemleri münferit ve "disiplinsiz unsurların" işi olarak tanımladı.

    Aynı zamanda, savaş suçlarına karışan tüm birey ve grupları cezalandırmayı amaçlayan kapsamlı ve uzun vadeli bir geçiş adaleti sürecini teşvik edecek net bir mekanizma da oluşturulmadı.

    Bu, intikam eylemleri ve artan mezhepsel gerginliklerin önlenmesinde önemli bir rol oynayabilirdi.

    İran ve İsrail'in hedefleri

    İran ve İsrail gibi bazı ülkeler, güç dağılımının parçalı olduğu Suriye'deki mezhepsel ve etnik gerginlikleri körükleyerek durumu istismar ediyor.

    Bu iki ülke, kendilerini belli bir mezhebin savunucusu gibi gösteriyor ve daha fazla istikrarsızlık yaratıp çıkar sağlamayı hedefliyor.

    Örneğin İsrailli yetkililer, Suriye'deki Dürzi nüfusunu "korumak" için askeri müdahalede bulunmaya istekli olduklarını defalarca dile getirdi. Ancak Dürzilerin başlıca toplumsal ve siyasal güçleri, Suriye'ye ve ülkenin birliğine olan bağlılıklarını vurgulayarak, bu çağrıları büyük ölçüde reddetti.

    Sonuç olarak, yeni hükümetin ilk 100 günündeki eylemleri ülkenin geleceğine ilişkin iyimser olup olmama konusunda net bir tablo sunmuyor.

     

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code