ÇŞB
DOLAR 41.27 ₺
EURO 48.54 ₺
G.ALTIN 4,817.69 ₺
Ç.ALTIN 7,959.85 ₺
BTC 110,585.62 $
ETH 4,355.77 $
BİST 10,440.31

    Süleymani, Venezuela-İran arasındaki anti-emperyalist ittifakı nasıl sağlamlaştırdı?

    SiyasetDünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 7 Eylül 2025 Pazar 19:28 Güncelleme: 7 Eylül 2025 Pazar 19:29 Kaynak: Haber Merkezi

    İran-Venezuela işbirliği, yalnızca geçici bir çıkar ortaklığı değil, aynı zamanda uluslararası düzenin geleceğine dair alternatif bir vizyonun işareti oldu.

    Süleymani, Venezuela-İran arasındaki anti-emperyalist ittifakı nasıl sağlamlaştırdı?

    Son yıllarda İran ve Venezuela arasındaki ittifak, ortak ideolojik taahhütler ve Batı'nın hegemonik gündemlerine karşı karşılıklı direniş temelinde önemli bir jeopolitik gelişme oldu.

    Popüler Gazete'nin Musa İkbal imzalı analizden aktardığı analize göre ideolojik ortaklık ve halkların direnişi üzerine kurulu bu ittifak, coğrafi uzaklıkları aşarak enerji, savunma ve diplomasi alanlarında derin işbirliklerine dönüştü.

    Doğal kaynaklar açısından zengin olmalarına rağmen, egemenliklerini korumaya çalışan ve dış baskıların yükü altında ezilen iki ülke, ekonomik işbirliği, askeri iş birliği ve diplomatik desteği kapsayan bir ilişki geliştirdi.

    Enerji sektöründeki ortak projelerden, uluslararası platformlarda verilen koordineli mesajlara kadar birçok alanda bu yakınlaşma, Washington merkezli küresel düzene meydan okuyan bir örnek teşkil ediyor.

    İran’ın İsrail saldırılarına ve ABD'nin bombardımanlarına karşı direnmesi, Venezuela’nın ise Karayipler’deki ABD askeri kuşatmasına rağmen ayakta kalması, iki ülkenin ortak kaderini pekiştirdi.

    Her iki devlet de ABD’nin “rejim değişikliği” politikalarının hedefinde olsa da, direniş deneyimleri sayesinde saldırıları savuşturmayı başardı.

    Ancak ufukta İsrail'in yeni saldırı planları var, İran buna ilişkin hazırlıklarını sürdürüyor.

    Aynı zamanda Venezuela, ABD'nin saldırı tehditleriyle karşı karşıya.

    Zira ABD ordusu şu anda Karayipler'de seferberlik halinde, Venezuela'yı çevreleyen stratejik noktalara savaş gemileri ve birlikler konuşlandırılıyor.

    Emperyalist siber saldırıların amacı, Venezuela hükümetine baskı yapmak ve Maduro ile Bolivarcı Devrim'i itibarsızlaştırmak.

    Egemen bir Venezuela'nın devrilmesi, Karayipler ve Latin Amerika'da büyük bir zafer ve dayanak noktası anlamına gelecek.

    Süleymani faktörü

    Bu dayanışmanın sembol isimlerinden biri, ABD tarafından Bağdat'ta öldürülen İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani oldu.

    Süleymani, yalnızca Ortadoğu’da değil, Latin Amerika’da da anti-emperyalist mücadelenin aktörleriyle işbirliği yaparak, Venezuela’da enerji altyapısının yeniden ayağa kaldırılmasına doğrudan katkı sundu.

    2019’daki siber saldırılar sonrası İranlı uzmanların Venezuela’ya gönderilmesi, bu dayanışmanın en somut örneklerinden biri olarak hatırlanıyor.

    Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, daha sonra yaptığı açıklamalarda Süleymani’yi “cesur bir adam” olarak tanımladı ve İranlı uzmanların desteği sayesinde ülkenin enerji şebekesinin kısa sürede yeniden işler hale geldiğini vurguladı.

    Caracas sokaklarında Süleymani’nin duvar resimleriyle anılması, bu işbirliğinin halklar düzeyindeki karşılığını gösteriyor.

    Analistlere göre Süleymani, İran’ın Latin Amerika’daki varlığını “emperyalizme karşı küresel cephe” stratejisinin parçası olarak konumlandırdı.

    Onun girişimleri sayesinde, Caracas ile Tahran arasındaki ilişkiler yalnızca devletler arası diplomasiyle değil, halklar arası dayanışmayla da güçlendi.

    Öte yandan, Venezuela'nın eski cumhurbaşkanı ve Bolivarcı Devrim'in lideri Hugo Chavez, İran'la sıcak ilişkiler kurmuş ve ABD emperyalizmine karşı koyma kararlılığını desteklemişti.

    ABD’nin yıllardır sürdürdüğü yaptırımlar, darbe girişimleri ve askeri tehditler, İran-Venezuela hattında dayanışmayı kırmak yerine daha da güçlendirdi.

    Bugün bu ittifak, Batı’nın bölgesel hesaplarını bozan bir unsur olarak görülüyor.

    İlişkilerin stratejik derinliği

    İran-Venezuela ilişkilerinde enerji, yalnızca ekonomik bir unsur değil, aynı zamanda siyasi bir silah olarak da kullanılıyor.

    İran’ın petrol ihracatına yönelik ağır yaptırımlarına rağmen, Venezuela ile yürütülen karşılıklı enerji alışverişi iki ülkenin ayakta kalmasını sağladı.

    Caracas, Tahran’dan aldığı mühendislik ve teknik destekle petrol üretiminde kapasitesini korumayı başardı.

    Buna karşılık İran, ABD’nin finansal sistemdeki baskısına karşı Venezuela ile alternatif ödeme mekanizmaları geliştirdi.

    Kripto paralar üzerinden yürütülen bazı işlemler, yaptırımları aşma çabalarının bir parçası oldu.

    Bu adımlar, Washington’un “maksimum baskı” stratejisinin etkisini kırmayı amaçladı.

    İki ülke arasındaki askeri işbirliği de dikkat çekerken, İran’ın ürettiği bazı silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Venezuela’ya ulaştırıldığı biliniyor.

    Bu teknolojik paylaşım, ABD’nin Karayipler’deki varlığına karşı caydırıcı bir unsur olarak görülüyor.

    Aynı şekilde, Venezuela da Latin Amerika’daki diplomatik ağı aracılığıyla İran’a destek veriyor.

    Kıtalararası dayanışma

    Analize göre, Washington’un en büyük yanılgısı yalnızca bölgesel dayanışmayı değil, kıtalararası direnişi de küçümsemesi oldu.

    İran ve Venezuela arasındaki bu bağ, Latin Amerika ile Ortadoğu arasında yeni bir siyasi köprünün kurulmasına zemin hazırladı.

    Bu köprü, yalnızca ikili ilişkilerle sınırlı kalmıyor. Küresel Güney’deki diğer devletler için de örnek teşkil ediyor.

    Çin ve Rusya’nın desteğiyle şekillenen çok kutuplu dünya vizyonu, İran-Venezuela hattında somut bir karşılık buluyor.

    Emperyalist saldırganların amacı, dayanışmayı ezmek ve ülkeleri kendi başlarına mücadele etmeye zorlamak. Ancak iki ülke arasındaki örnek, kıtalararası dayanışmanın bu tür komploları boşa çıkarabileceğini gösteriyor.

    Sonuç

    Uzmanlara göre İran-Venezuela işbirliği, yalnızca geçici bir çıkar ortaklığı değil, aynı zamanda uluslararası düzenin geleceğine dair alternatif bir vizyonun işareti oldu.

    Süleymani’nin katkılarıyla pekişen bu ilişki, halkların direniş mirasına dayalı yeni bir jeopolitik hattın habercisi olarak değerlendiriliyor.

    Emperyalizmin baskı politikaları sürdükçe, bu ittifakın daha da güçleneceği öngörülüyor.

    Dünya, özellikle de sömürgecilik sonrası devletler, emperyalizme karşı ayakta kalabilmek için bu deneyimden ders çıkarmaya davet ediliyor.

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code