DOLAR 39.96 ₺
EURO 47.06 ₺
G.ALTIN 4,197.71 ₺
Ç.ALTIN 6,891.00 ₺
BTC 106,582.97 $
ETH 2,470.88 $
BİST 9,404.89

    Netanyahu ne kadar daha iktidarda kalabilir?

    SiyasetDünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 28 Haziran 2025 Cumartesi 19:10 Kaynak: Haber Merkezi

    Netanyahu, İsrail'de başına ne gelirse gelsin bir şekilde kurtulmasıyla biliniyor.

    Netanyahu ne kadar daha iktidarda kalabilir?

    İsrail'de geçtiğimiz haftalarda, meclisin (Knesset) feshedilmesini öngören ve ani seçimlere neden olabilecek bir oylama yapıldı.

    Muhalefetin, Netanyahu hükümetinin düşmesi için meclisin feshedilmesini önerdiği yasa tasarısına 53 "evet" oyuna karşılık 61 "hayır" oyu çıktı. Böylece Netanyahu bir kez daha kıl payı kurtuldu.

    Popüler Gazete'nin Dania Koleilat Khatib imzalı analizden aktardığına göre koalisyon hükümetinin iki ultra-Ortodoks partisi, askerlik hizmetinden muafiyetin yasa tasarısına eklenmemesi halinde hükümetten ayrılma ve Knesset'i feshetme oylamasını destekleme tehdidinde bulundu.

    Aşırı sağcı gruplar ise, Haredimlerin Gazze savaşına katılmasını istedikleri için ultra-Ortodoks gruplara yönelik ayrıcalığı kaldırmak istiyorlar. 

    Netanyahu'nun hükümeti, Likud partisinden, Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi isimlerin liderlik ettiği aşırı sağcı gruplardan ve ultra-Ortodoks partilerden oluşuyor.

    Netanyahu oyunda kalmayı biliyor

    Netanyahu, İsrail'de başına ne gelirse gelsin bir şekilde kurtulmasıyla biliniyor.

    Koşullar ne olursa olsun asla pes etmediği, bedeli ne olursa olsun "oyunda kalmayı" bildiği vurgulanıyor.

    Netanyahu, yıllardır birden fazla yolsuzluk suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.

    Örneğin eski Başbakan Ehud Olmert yolsuzluktan hapse atıldı. Rüşvet ve adaleti engelleme suçlarından hüküm giydi.

    Ancak Netanyahu benzer suçlamaları şimdiye kadar ustalıkla savuşturmayı başardı. Hatta, kendini korumak için sistemdeki güç dengesini bile değiştirdi.

    Gazze savaşının başlamasından önceki yıl, Yüksek Mahkeme'nin hükümet kararları üzerindeki denetimini kaldırmayı amaçlayan bir yasa tasarısı sundu.

    Kendisinin yasaların üstünde kalmasını sağlamak için yargı sistemini boyunduruk altına almaya çalıştı.

    Bunun sonucunda Tel Aviv'de protestolar patlak verdi. Muhalefet, eski istihbarat ve askeri yetkililer, eski yargıçlar ve toplum liderleri de bu adımına karşı çıktı.

    Protestocular Netanyahu'nun istifasını talep etti. Yargı reformu, İsrail toplumunda büyük bir çatlak yarattı.

    İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ülkenin "toplumsal çöküş" ile karşı karşıya olduğu konusunda uyardı. Ancak Netanyahu siyasi hayatta kalmaya odaklandığından bu tepkileri pek umursamadı.

    Hamas'ın 7 Ekim'de düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu, Netanyahu'ya iktidarda kalmak için mükemmel bir bahane verdi.

    İhmalkarlık ve saldırıların gerçekleşmesine izin vermekle suçlansa da, Netanyahu kişisel ve siyasi sorumluluğu kabul etmek yerine, askeri liderleri günah keçisi yapmaya çalıştı.

    Suçu orduya ve istihbarat servislerine yükledi. Savaş, yolsuzluğu ve başarısızlıkları hakkındaki tepkileri yatıştırmak için iyi bir bahane oldu. Bu nedenle, Netanyahu'nun Gazze ve ardından İran'a karşı savaşa devam etmesi gerekti.

    Diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump, başkanlık seçimlerinde Netanyahu'nun tercih ettiği aday olmasına rağmen, İsrail'in birçok konuda beklentisini karşılamadı.

    Trump seçim kampanyasında Ukrayna'daki ve Orta Doğu'daki savaşlar da dahil olmak üzere tüm savaşları sona erdirme sözü verdi.

    Ocak ayında göreve başlamasından önceki günlerde Ortadoğu Temsilcisi Steve Witkoff'u Tel Aviv'e gönderdi ve bir ateşkes sağlandı.

    Ancak Netanyahu, koalisyonunu bir arada tutmak istediği için Mart ayında ateşkesi bozdu.

    Çünkü aşırı sağcı bakan Ben-Gvir hükümeti terk etmişti ve Smotrich, savaş kalıcı olarak sona ererse koalisyonu bozarak aynı adımı atacağını söyledi.

    Bu durumda, ülke yeni seçimler yapacaktı ve Netanyahu kaybedebilirdi. Bu yüzden, savaşı sürdürdü.

    Savaş, rehineleri kurtarma amacıyla başlatıldı, ancak İsrail saldırılarıyla rehineleri tehlike atarak, birçoğunun ölümüne neden oldu.

    Gazze ne kadar çok bombalanırsa, hala orada tutulan rehinelerin vurulma olasılığı da o kadar artıyor.

    Netanyahu bu savaşta hiçbir strateji olmadan ilerliyor. Tek amacı bir gün daha hayatta kalmak, çünkü iktidardan düştüğü gün hapse girebileceğini biliyor.

    Yolsuzluk suçlamalarının yanı sıra 7 Ekim'e yol açan ihmalkarlıkla ilgili ithamlarla da karşı karşıya kaldı. Ancak, o bir savuşturma ustası. Savaşı kaybediyor ama her zaman hayatta kalacak bir numara bulabiliyor, tıpkı geçtiğimiz Temmuz ayında Tahran'da İsmail Haniye'nin suikastı ve ardından 12 gün süren İran saldırısı gibi.

    İktidarda kalmak için hangi taktikleri kullanacağını ve kimi günah keçisi yapması gerektiğini de iyi biliyor.

    Zirvede kalmasını sağlayacak bir denge yaratmak için müttefiklerine karşı nasıl oynayacağını da çok iyi biliyor.

    Şimdilik nihai hedefi, mümkün olduğunca uzun süre hayatta kalması gerektiğinden, koalisyondaki ortaklarını mutlu etmeye çalışıyor.

    Netanyahu bir bakıma Suriye'nin devrik lideri Beşşar Esed'e çok benziyor. İkisinin de iktidarda bu kadar uzun süre kalabilmesinin sebebi hayatta kalmak için "her şeyi" yapmayı göze almaları.

    Esed, Rusya'ya kaçabildiği için şanslıydı. Ancak Rusya, yeni Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile bir anlaşmaya varırsa onu Şam'a teslim edebilir.

    Netanyahu da iktidardan ayrılırsa hapse gireceğini çok iyi biliyor.

    Esed ve Netanyahu, ülkelerine ne olursa olsun, yalnızca siyasi hayatta kalmaya odaklandı. İkisi de taktiksel, hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları tarafları memnun etmeye çalıştı, müttefikler arasında geçiş yaptı.

    Esed'in İranlılara karşı Ruslara oynadığı gibi, Netanyahu da koalisyonundaki ultra-Ortodoks ve aşırı sağ gruplar arasında ustaca bir denge kurmayı başardı.

    Ancak, bu kısa vadeli taktikler sürdürülebilir değil. Ne yaparsa yapsın Esed sonunda düştü ve Netanyahu da er geç düşecek.

     

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code