DOLAR 38.80 ₺
EURO 43.17 ₺
STERLIN 51.24 ₺
G.ALTIN 4,037.15 ₺
Ç.ALTIN 6,691.01 ₺
BTC 103,553.22 $
ETH 2,499.54 $
BİST 9,747.07

    İsrail, ABD'nin desteği olmadan İran'a saldırabilir mi?

    SiyasetDünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 12 Mayıs 2025 Pazartesi 19:11 Güncelleme: 12 Mayıs 2025 Pazartesi 19:15 Kaynak: Haber Merkezi

    İsrail'in ABD'nin desteği olmadan savaş yürütme ve kendini savunma yeteneği konusunda ciddi sorular ortaya çıkıyor.

    İsrail, ABD'nin desteği olmadan İran'a saldırabilir mi?

    İsrail, İran'a saldırı konusunda tehditlerini sürdürürken, ABD'nin desteği olmadan savaş yürütme ve kendini savunma yeteneği konusunda ciddi sorular ortaya çıkıyor.

    İsrail ve İran, uzun yıllardır birbirlerini tehdit etse de, bu konuda hiçbiri eyleme geçmiyor.

    Ancak Husilerin İsrail'deki Ben Gurion Havalimanı'na saldırması ve ABD Başkanı Donald Trump'ın İran yanlısı Husilerle ateşkes ilan etmesi, Tel Aviv'in klasik tehdidini daha da keskin ve ciddi hale getirdi.

    Popüler Gazete'nin Nazır Meclisi imzali analizden aktardığına göre Başbakan Binyamin Netanyahu, birkaç gün önce ülkesinin Husilere "uygun zaman ve yerde" karşılık vereceği tehdidinde bulundu.

    İsrail Savunma Bakanı Israel Katz de perşembe günü yazdığı blog yazısında "gölge savaşı sona erdirme" ve "İran'a derhal saldırma" ihtiyacına vurgu yaptı.

    Katz söz konusu yazısında, "Husi terör örgütünü finanse eden, silahlandıran ve yönlendiren İran liderliğini uyarıyorum: Vekalet savaşları yöntemi sona ermiştir, doğrudan sorumluluk size aittir. Beyrut'ta Hizbullah'a, Gazze'de Hamas'a, Şam'da Esed'e ve Yemen'de Husilere ne yaptıysak, Tahran'da size de aynısını yapacağız" ifadelerini kullandı.

    İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de, iki ay önce göreve başladıktan hemen sonra İran'la olası bir askeri çatışma için tarihi 2025 olarak belirledi.

    Bundan iki gün sonra İsrail güçleri, Ortadoğu semalarında B-52 stratejik bombardıman uçağı da dahil olmak üzere ABD ve İngiliz uçaklarıyla ortak bir eğitim tatbikatına katıldı.

    Gerçek şu ki, İsrail'de İran'la savaş hazırlığı, askeri yapılanmanın derinliklerinde kökleşmiş durumda.

    İsrail merkezli Kanal 13'ün haberine göre, yedi eski hava kuvvetleri komutanı, özellikle son 10 yılda "İran'la doğrudan bir savaşa girmek için yapılan hazırlıklardan" söz etti.

    Ancak yeni olan, İsrail'in bu savaşı tek başına yürütebileceği konusunda giderek artan sorular ve Netanyahu'nun, Washington'un Tahran'la nükleer anlaşmayı imzalamasından önce "derhal" karar vermesi yönündeki çağrılar.

    Bu sesler, Trump'ın "ABD başkanları arasında İsrail'in en iyi dostu" olmasına rağmen, "Önce Amerika" ilkesiyle hareket ettiğine ve İran'ın askeri nükleer programını ortadan kaldırırken sivil nükleer programını koruyacak bir anlaşmaya doğru ilerlediğine dikkat çekiyor.

    İsrail'deki derin kaygılar, "İran'ın ürettiği ve İsrail'i tehdit etmek için kullanılan balistik füze meselesinin ihmal edilmesi" nedeniyle yaşanıyor.

    Bu bağlamda, İsrail'in eski Washington Büyükelçisi Michael Oren, Netanyahu'ya "tek başına hareket etmesi ve Trump'a güvenmemesi" yönünde çağrıda bulundu.

    Varoluşsal tehdit

    Misgav Ulusal Güvenlik ve Siyonist Strateji Enstitüsü'nden araştırmacı Eli Klutstein konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

    "Bu İsrail devleti için varoluşsal bir tehdittir. İsrail'in bölgesel bir savaştan korkarak hareketsiz kalması İran'ın güvenini artırıyor ve nükleer bombaya doğru gidişini hızlandırıyor. Bunu, Batı ile mücadele, Yahudi devletinin yok edilmesini sağlama ve onu haritadan silme aracı olarak görüyor."

    İran'a saldırı kararı almanın kolay olmadığına dikkat çeken Klutstein, "Bu karar, muazzam kaynaklar, hazırlıklar ve büyük bir diplomatik operasyon gerektiriyor ve birçok hayatı riske atıyor" diye ekledi.

    Araştırmacı ayrıca, "yaklaşan tehlikeyi şimdiden gören" İsrail liderliğine, "Eğer bugün bir şey yapmazsanız, ne zaman yapacaksınız?" diye sordu.

    Açık müzakereler

    Geçtiğimiz ayın sonlarında Tel Aviv'deki Mitvim Bölgesel Dış Politikalar Enstitüsü, askeri, siyasi ve stratejik uzmanların katılımıyla derinlemesine bir araştırma gerçekleştirdi.

    Araştırma sonucunda, "İsrail kendini savunabilir, ancak bunun için bile ABD'ye ihtiyaç var" şeklinde bir sonuca varıldı.

    İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi eski başkan yardımcısı ve Dışişleri Bakanlığı eski Politika Planlama Dairesi Başkanı Eran Etzion, "Son dönemde artan bir şekilde İran'a ve nükleer tesislerine bir İsrail saldırısı yapılacağı yönündeki konuşmalar, tehlikeli bir durumdur" şeklinde konuştu.

    Söz konusu araştırmaya katılan Etzion, bu tehditlerin "sadece İsrail'i yöneten siyasi çılgınlıktan değil, aynı zamanda ABD'den de kaynaklandığını" ileri sürerek, şunları ekledi:

    "Başkan Trump'ı çevreleyen ve onu İran'a karşı askeri bir saldırı başlatmaya teşvik eden aşırılık yanlısı gruplar var. Eğer ABD istemiyorsa, İsrail yapsın ve ona ihtiyaç duyduğu şeyi sağlasın istiyorlar." 

    Etzion, aylar önce ABD medyasında yayımlanan, 77 emekli ABD'li general ve amiralin imzasını taşıyan mektubu hatırlattı.

    Söz konusu mektupta, Trump'ın İran'a karşı olası bir İsrail askeri müdahalesine destek vermesi çağrısında bulunulduğunu, Tahran'ın nükleer silah üretmeye yakın olduğu konusunda uyarı yapıldığını vurguladı.

    Öte yandan, Amerika Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü (JINSA) tarafından imzalanan bir mektupta, "İsrail'in İran eksenine karşı çabalarını sonlandırması ve İran'ın nükleer eşiği geçişini engellemesi için zamanın geldiğinin" altı çizildi ve Washington'dan gerekli askeri desteği sağlaması istendi.

    JINSA'nın mektubuna imza atanlar ayrıca şu ifadelere yer verdi:

    "Nükleer bir İran, ABD ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdit oluşturacaktır. İsrail'in ihtiyaç duyduğu şey, İran'ın misilleme risklerini yönetirken, operasyonları için maksimum etkinliği garanti eden destektir. Özellikle İran'ın uranyum zenginleştirmeyi artırması ve IAEA müfettişlerinin çalışmalarına müdahalesi ışığında hızlı hareket etmeliyiz."

    Tahran temkinli

    İran tehdidi konusunda çalışmalar yürüten İsrailli araştırma enstitüleri, Tahran'a saldırı tartışmasının nükleer projenin ortaya çıkmasından bu yana uzun yıllardır sürdüğünü söylüyor.

    İsrail, diyalog ve diplomasi dilini tercih eden Batı ülkeleriyle her zaman anlaşmazlık içinde oldu.

    Ama bu konuda son yıllarda bir şeyler değişti. Önceki dönemlerde İsrail'in İran'ın nükleer projesine tek başına müdahale edemeyeceği açıktı.

    Zira İsrail, 1981'de Irak nükleer reaktörünü ve 2007'de Suriye nükleer reaktörünü imha ederek Batı'nın hayranlığını kazandı.

    Böylece İran temkinli adımlar attı ve ülke geneline dağılmış çoğu yer altında ve dağların derinliklerinde 21 tesis inşa etti.

    Buna karşılık, İsrail Misgav Enstitüsü'nün tahminlerine göre, İsrail bu tesislerin çoğunu bombalama kapasitesine sahip değil ve hatta Washington bile bunlara sahip değil.

    Enstitü, İran'a yönelik herhangi bir saldırının nükleer projeyi ortadan kaldırmayacağı, en iyi ihtimalle onu kısıtlayacağı ve iki veya üç yıl geciktireceğinin altını çiziyor.

    İran ekonomisini felç etme

    Diğer yandan, İsrailli muhalefet lideri Yair Lapid'in önerisi ise İran'daki ekonomik tesisleri vurmak oldu.

    Lapid konuya ilişkin açıklamasında, "Ekonomiye zarar vermek ve İsrail'in İran'a saldırabileceği ve ülke içinde çeşitli operasyonlar yürütebileceği algısını oluşturmak rejimin prestijini zedeler ve onu devirmek için içeride verilen mücadeleyi hızlandırır" ifadelerini kullandı.

    Öte taraftan, İsrail'in Hizbullah, Hamas ve hatta İran'a yıkıcı darbeler indirmesi ve Suriye'de Beşşar Esed rejiminin çökmesinin ardından, İran'a doğrudan askeri saldırı çağrısı yapan sesler arttı.

    Bu seslerin sahipleri, "İsrail'in İran'ı hedef alma konusunda önemli yetenekler gösterdiğine ve bölgedeki İran Devrim Muhafızları'nın kollarını kesebildiğine" inanıyor.

    Lapid bu bağlamda, "İsrail artık operasyonlarını daha özgürce yürütebilecek ve İran'ın buna karşı koyması daha zor olacak" diye ekledi.

    Müzakere masasına oturmak

    Ancak araştırmacı Etzion, bu kavramlara karşı uyararak, "İsrail, stratejik doktrininin çöküşü ve stratejik hesaplamaların eksikliğinden ciddi şekilde zarar görüyor" dedi.

    Savaş kabinesindeki bakanların zayıf ve bazılarının çocukça davrandığının altını çizen Etzion şunları ekledi:

    "Hepsi kahramanlıklarını göstermek için medyaya koşuyor. Gizliliklerini korumuyorlar ve zorluklarla yüzleşmek için gereken asgari yeteneğe sahip değiller. Bu nedenle, İsrail'in çoğu bağımsız liderlerden oluşan başka  liderlere ihtiyacı var."

    Etzion, bir zamanlar güçlü olan İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi'nin artık başbakanın bir aracı haline geldiğini ve partisinin hesaplarına tabi olduğunu da ifade etti.

    Ayrıca bir zamanlar saygın bir kurum olan Dışişleri Bakanlığı'nın artık krizde olduğunu ve oynayacak bir rolü olmadığını da sözlerine ekledi.

    Son olarak, Mitvim Enstitüsü'nün araştırmasında, İsrail'in İran'ın vekillerindan olan Husiler tarafından maruz kaldığı saldırılardan zarar gören ülke olarak çıkarlarının dikkate alınması için, Trump'ın İran ile oturacağı müzakere masasında yer alması gerektiğine vurgu yapıldı.

     

     

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code