DOLAR 41.95 ₺
EURO 48.90 ₺
G.ALTIN 5,886.09 ₺
Ç.ALTIN 10,085.50 ₺
BTC 108,187.77 $
ETH 3,942.64 $
BİST 10,484.39
    SON DAKİKA

    Hizbullah Suriye'de hala varlık gösteriyor mu?

    SiyasetDünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 20 Ekim 2025 Pazartesi 19:29 Kaynak: Haber Merkezi

    Şara yönetiminin önündeki asıl sınav, devletin egemenliğini güçlendirirken Hizbullah’ın etkisini sınırlı ve denetim altında tutabilmek olacaktır.

    Hizbullah Suriye'de hala varlık gösteriyor mu?

    Hizbullah’ın Suriye’de hala varlık gösterip göstermediği sorusu, son haftalarda örgütün Lübnan’da yaşadığı ağır kayıplar ve güvenlik açıkları bağlamında yeniden tartışılmaya başladı.

    Popüler Gazete'nin Anan Tello imzalı analizden aktardığına göre Suriye İçişleri Bakanlığı geçtiğimiz haftalarda, güvenlik güçlerinin Şam kırsalında faaliyet gösteren bir “Hizbullah hücresini” çökerttiğini açıkladı.

    Bakanlık açıklamasında, Lübnan’daki kamplarda eğitim alan hücre üyelerinin Suriye içinde “vatandaşların güvenliğini ve istikrarını tehdit eden” saldırılar planladığı ifade edildi.

    Operasyon sırasında roketatar platformları, 19 Grad roketi, tanksavar füzeleri, hafif silahlar ve çok miktarda mühimmatın ele geçirildiği belirtildi.

    Yetkililer, el konulan mühimmatın büyüklüğünün “sınır ötesi bir tedarik zincirine işaret ettiğini” de kaydetti.

    İç savaş boyunca devrik Beşşar Esed rejiminin yanında savaşan, İran destekli Hizbullah ise Suriye’de herhangi bir varlığı bulunduğuna dair iddiaları kesin bir dille reddetti.

    Hizbullah’ın medya ofisi tarafından yapılan açıklamada, “Hizbullah’ın Suriye topraklarında hiçbir varlığı veya faaliyeti yoktur ve Suriye’nin istikrarına ve halkının güvenliğine derinden bağlıdır” denildi.

    Bölge uzmanları şüpheyle yaklaşıyor

    Araştırmacı Fadi Nicholas Nassar’a göre Tahran, Hizbullah’ın devam eden faaliyetlerini, “Lübnan’da örgütün zayıflaması ve Suriye’de Esed'in devrilmesiyle bölgede yaşanan aksaklıkların ardından, İran’ın güvenlik altyapısından geriye kalanları koruma stratejisinin bir parçası” olarak görüyor.

    Nassar’a göre İran, Suriye’yi sadece askeri bir cephe olarak değil, aynı zamanda Lübnan’daki kırılgan konumunu dengelemek için stratejik bir arka bahçe olarak değerlendiriyor.

    Öte yandan, Körfez ülkeleri, savaşın yıkıma uğrattığı Suriye’nin yeniden inşasına yönelik siyasi, ekonomik ve teknik desteklerini artırmış durumda.

    Bu çabalar, Şam yönetiminin uluslararası arenada meşruiyet kazanmasına katkı sağlarken, İran’ın nüfuzunu sınırlamayı da hedefliyor.

    Ancak Tahran’ın bölgede elde ettiği derin ağlar, bu ilerlemeyi sekteye uğratma potansiyeli taşıyor.

    Birçok gözlemci, bölgede İran nüfuzunun yeniden artmasını engellemek için istikrarlı bir Suriye devletinin şart olduğuna inanıyor.

    Dolayısıyla, Tahran açıkça söz konusu devleti zayıflatmaya çalışıyor ve bölgesel vekillerine de aynısını yapmaları talimatını veriyor.

    Aynı zamanda İsrail de istikrarlı ve güçlü bir Suriye istemiyor ve Suriye'nin kaos ve zayıflığa sürüklenmesini bekliyor.

    Hizbullah'ın eski varlığını göstermesi zor

    Analistlere göre, Hizbullah’ın Lübnan’daki kırılgan iç siyasi dengeler, ekonomik çöküş ve İsrail’le yaşanabilecek yeni bir cephe ihtimali nedeniyle Suriye’de geçmişteki gibi kapsamlı bir askeri varlık göstermesi artık zor görünüyor.

    Son haftalarda yayımlanan bölgesel analizler, Hizbullah’ın hem Lübnan içindeki “devlet içinde devlet” rolünü sürdürme mücadelesi, hem de güney sınırında İsrail’le artan gerilim nedeniyle kapasitesinin ciddi şekilde kısıtlandığını ortaya koyuyor.

    Buna rağmen örgütün Suriye’de “lojistik, istihbarat ve danışmanlık” boyutunda faaliyet yürütme ihtimali tamamen göz ardı edilmiyor.

    Özellikle Humus, Kalamun ve Şam kırsalı gibi kritik bölgelerde İran Devrim Muhafızları ile koordineli küçük hücreler aracılığıyla düşük profilli bir varlık sürdürdüğüne dair işaretler olduğu belirtiliyor.

    Bazı gözlemciler, Hizbullah’ın Suriye’deki etkinliğinin “görünmezleştiğini” ancak tamamen sona ermediğini vurguluyor.

    Bu durum, hem Lübnan’daki iç dengeleri gözetme ihtiyacından hem de Tahran’ın örgütü bölgesel stratejisinin bir parçası olarak Suriye sahasında canlı tutma isteğinden kaynaklanıyor.

    Operasyonun zamanlaması

    Bazı uzmanlar, Hizbullah’a yönelik söz konusu operasyonun, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın BM Genel Kurulu’nda konuşmak üzere New York’a gidişinden yalnızca birkaç gün önce yapılmasına dikkat çekiyor.

    Aralık 2024’te iktidara gelmesinden bu yana Şara, Suriye’nin İsrail veya herhangi bir komşu ülke için tehdit oluşturmadığını defalarca vurgulamıştı.

    Bu nedenle operasyonun zamanlaması, Şam yönetiminin uluslararası kamuoyuna “ülke topraklarında kontrolü sağlamaya kararlı olduğu” mesajını verme çabası olarak da değerlendiriliyor.

    Hizbullah ne durumda?

    Lübnan’da hedef alınan üst düzey liderler, silah depolarına yönelik saldırılar ve örgütün iletişim altyapısına yönelik “çağrı cihazı patlaması” operasyonu, Hizbullah’ın hem operasyonel kapasitesini hem de moral üstünlüğünü ciddi ölçüde sarstı.

    Bu gelişmeler, örgütün Suriye sahasında geçmişteki gibi görünür ve geniş çaplı bir askeri varlık sürdürme ihtimalini giderek zayıflatıyor.

    Hizbullah, 2012’den itibaren Suriye iç savaşında rejim güçleriyle birlikte savaştı ve sahadaki dengeyi değiştiren en kritik aktörlerden biri oldu.

    Ancak bugünkü koşullar, örgütün aynı ölçekte bir müdahaleyi tekrarlamasına izin vermiyor.

    Lübnan’daki siyasi dengelerin kırılganlığı, ekonomik çöküş, toplumsal tepkiler ve İsrail ile artan çatışma riski, örgütün dikkatini iç sahada yoğunlaştırmasına yol açıyor.

    Lider kadrosuna yönelik suikastlar ve iletişim sistemlerini felce uğratan saldırılar, örgütün komuta-kontrol kapasitesini zayıflatırken, dış cephede aktif varlık göstermesini de daha riskli hale getiriyor.

    Bununla birlikte Hizbullah’ın Suriye’de tamamen geri çekildiğini söylemek de gerçekçi değil.

    Analistlere göre örgüt, açık cephe operasyonlarından ziyade “lojistik, istihbarat ve danışmanlık” düzeyinde varlığını sürdürmeye devam ediyor olabilir.

    Sonuç olarak, Ahmed Şara döneminde Suriye, uluslararası sistemle yeniden bütünleşmeyi, egemenliğini pekiştirmeyi ve devlet otoritesini yeniden inşa etmeyi hedeflerken, Hizbullah gibi dış aktörlerin açık ve bağımsız bir güç olarak sahada varlık göstermesi bu stratejiyle çelişiyor.

    Ancak İran’ın bölgesel çıkarları ve örgütün Suriye’deki derin bağlantıları göz önüne alındığında, Hizbullah’ın tamamen çekilmesi beklenmemeli.

    Bu nedenle, Şara yönetiminin önündeki asıl sınav, devletin egemenliğini güçlendirirken Hizbullah’ın etkisini sınırlı ve denetim altında tutabilmek olacaktır.

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code