DOLAR 39.42 ₺
EURO 45.55 ₺
G.ALTIN 4,343.86 ₺
Ç.ALTIN 7,149.51 ₺
BTC 103,936.53 $
ETH 2,497.96 $
BİST 9,311.88
    SON DAKİKA

    Gazze’deki soykırım sırasında ne yaptınız?    

    SiyasetDünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 26 Mayıs 2025 Pazartesi 19:10 Kaynak: Haber Merkezi

    Soykırıma karşı çıkan seslerin bir fark yaratması için çok geç olsa da, rüzgar tersine dönüyor. 

    Gazze’deki soykırım sırasında ne yaptınız?     

    Gelecek nesiller Gazze'de yaşananları dehşetle okuduklarında ve canlı yayınlanan bir soykırımın gerçekleşmesine sessiz kalarak nasıl izin verdiğimizi merak ettiklerinde onlara ne diyeceksiniz?   

    İsrail, taş üstünde taş kalmayan Gazze'deki saldırıları genişletmeye karar vermişken, soykırıma karşı çıkan seslerin bir fark yaratması için çok geç olsa da, rüzgar tersine dönüyor. 

    Şimdi Gazze dümdüz edilmiş, toplu mezarlara ve molozlara dönüşmüşken, son 19 aydır sessiz kalan bazı insanlar yavaş yavaş seslerini yükseltmeye başlıyor. 

    Popüler Gazete'nin Arva Mahdawi imzalı analizden aktardığına göre İsrail, bugüne kadar karşısına özellikle Batı'dan güçlü bir itiraz çıkmadığı için Gazze ve Batı Şeria'yı Filistinlilerden boşaltmaya ve tüm toprakları "kontrol altına almaya" niyetli olduğunu hiçbir zaman gizlemedi. 

    Ancak son dönemde, şaşırtıcı bir şekilde bazı Batı ülkelerinden yapılan ortak açıklamalarla ve ünlü gazetecilerin değişen söylemleriyle İsrail'in eylemlerine sert bir şekilde itiraz edilmeye başlandı. 

    Örneğin İngiltere, 19 ay süren soykırım ve neredeyse üç ay süren Gazzelileri aç bırakma politikasından sonra durumu "korkunç" olarak nitelendirmeye karar verdi. 

    Bununla da kalmadı, İsrail'in önemli müttefiklerinden olan İngiltere, Fransa ve Kanada, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki operasyonlarını genişletme kararını eleştiren ortak bir açıklama yayınladı. 

    Söz konusu açıklamada, İsrail'in saldırılarını sonlandırmaması ve yardımların Gazze Şeridi’ne girmesine izin vermemesi halinde "somut eylem" tehdidinde bulunuldu. 

    İsrail liderlerinin, müttefiklerinden gelen bu ani tepkiden rahatsız olduğuna ve hatta şaşırdığına hiç şüphe yok.  

    Bu arada, küresel medyada da şaşırtıcı değişiklikler oldu.  

    Ünlü İngiliz gazeteci Piers Morgan gibi önemli medya figürleri, İsrail hükümetinin söylemlerini eskiden olduğu gibi papağan gibi tekrarlamak yerine, uluslararası medyanın Gazze'ye serbestçe girip olup biteni kendi gözleriyle görmelerine neden izin verilmediği konusunda sorular sormaya başladı. 

    Bütün bunlar için elbette çok geç olduğu düşünülebilir. Bu adımlar, İsrail askerleri tarafından ailesiyle bulunduğu arabaya 335 tank mermisi atılarak öldürülen beş yaşındaki küçük Hind Rajab gibi onbinlerce çocuğu ya da İsrail askerleri tarafından infaz edilerek toplu mezara gömülen sağlık görevlilerini geri getirmeyecek. 

    İsrail tarafından sistematik olarak yerle bir edilen evleri, hastaneleri, okulları ve üniversiteleri yeniden inşa etmeyecek.  

    Dünyanın en büyük çocuk ampute topluluğu olan, Gazze'deki çocuklara kaybettikleri uzuvlarını geri vermeyecek. Yetersiz beslenmenin ve neredeyse iki yıl boyunca eğitim almamanın bir nesile verdiği uzun vadeli hasarı düzeltmeyecek.   

    Şu anda gördüğümüz tüm bu eleştiriler, sadece bir nevi göz yumma veya suç ortaklıklarını telafi etme gayreti olarak okunabilir. 

    Böylece gelecekte, Gazze'deki katliamın gerçek boyutu açıkça ortaya çıktığında, bu dehşeti 19 ay boyunca mümkün kılan ve meşrulaştıran politikacılar ve medya figürleri şunu söyleyebilir: "Bakın! Bir şey söyledim! Sadece öylece durup izlemedim!"   

    Peki sizler ne diyeceksiniz? Bunu hiç düşündünüz mü? Gelecek nesiller Gazze'de yaşananları dehşetle okuyup, tüm ahlaki üstünlüğü, kural temelli düzeni ve uluslararası insan hakları hukukuna odaklanarak, İslam ülkeleri ve Batı dünyasının canlı yayınlanan bir soykırıma nasıl izin verdiğini merak ettiğinde, onlara ne diyeceksiniz?  

    Gelecek nesiller, 19 ay boyunca her sabah çocukların diri diri yakıldığı videolarla uyandığımızı öğrendiğinde, bu vahşete karşı sesinizi çıkarabildiğinizi söyleyebilecek misiniz?   

    Elbette birçok sıradan insan başlarını dik tutup sessiz kalmadıklarını, sahip oldukları platformları veya ayrıcalıkları kullandıklarını söyleyebilecek.  

    Mezuniyet konuşmalarında, "Filistin'de yaşanan vahşete" dikkat çektikleri için diplomaları geri alınan veya tutuklanan öğrenciler sessiz kalmadıklarını vurgulayabilecek.

    İsrail’in soykırımını protesto ettikleri için üniversiteden atılan öğrenciler, adalet adına geleceklerini tehlikeye attıklarını dile getirebilecek.

    Filistin yanlısı paylaşımları nedeniyle film projelerinden kovulan oyuncular, kariyerinden çok dürüstlüğe öncelik verdiğini söyleyebilecek.   

    Ancak gerçek güce sahip olup da bir şey yapmayan insanlar aynı şeyi söyleyemeyecek, ellerindeki kanı temizleyemeyecek. 

    Görünüşe göre tüm bu dehşetin sonunda hepsinin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya yüklenmesi ve kendilerini bu suçlamalardan kurtarmaya çalışması muhtemel.  

    Ancak bu sadece Netanyahu'nun soykırımı değil. Bu aynı zamanda ABD ve tüm Batı liderlerinin soykırımı. Microsoft CEO'su Satya Nadella'nın da soykırımı. Bu ana akım medyanın soykırımı. Bu liste uzayıp gidiyor.   

    Batı medyası tarafından Filistinlilerin sistematik olarak "terörist" olarak gösterilmesi ve Filistin yanlısı konuşmaların bastırılması olmasaydı bugün bunlar yaşanmazdı. 

    Batılı muhabirler ve eski ABD Başkanı Joe Biden, Hamas'ın “bebeklerin kafasını kestiğine” dair kışkırtıcı yalanı tekrarlayarak soykırıma onay vermeseydi burada olmazdık.  

    Biden yönetimi, Hamas ve Filistinlileri birer terörist gibi gösterip, İsrail'e istediğini yapması için tam yetki vermek yerine gerçekten ateşkes için çalışsaydı bu soykırım yaşanmazdı. Sonunda tarih, tüm bu insanları yargılayacaktır.   

    Ama belki de, bu hayal ürünü bir düşüncedir. Belki de tüm Filistinliler Libya'ya sürgüne gönderilse ve Gazze Trump markalı bir tatil beldesine dönüştürülse bile bir hesaplaşma olacağını düşünerek saf davranıyoruzdur. 

    Sonuçta, kaç ABD'li veya Avrupalı, insanlığın en büyük trajedilerinden biri olan Nakba'yı gerçekten biliyor? Kaç kişinin İsrail'in, 1948'de Filistin köylerindeki içme suyunu zehirlediği operasyonundan haberi var?

    Kaç ABD'li, 2003'te Gazze'de Filistinlilerin evlerini yıkımdan kurtarmaya çalışırken bir İsrail buldozeri tarafından öldürülen Washington'lu genç şiddet karşıtı aktivist Rachel Corrie'yi biliyor?   

    Nakba'dan beri Filistinlilerin sesleri etkin bir şekilde bastırıldı ve İsrail'in Filistinlilere karşı gerçekleştirdiği yıllardır süren vahşeti küçümsendi. 

    Ancak bir Filistinli tarafından işlenen her vahşeti duymanız sağlandı. Size tekrar tekrar tüm bunların 7 Ekim 2023'te başladığı söylendi. 

    Gazze'de gerçek adalet için artık çok geç olabilir. Hayatını kaybeden çocukları asla geri getiremeyiz. Olanları silemeyiz. Ancak hesap verebilirlik için çok geç değil. Vahşet tüm gerçekliğiyle belgelenmeli. Gazze'de hayatını kaybedenler düzgün bir şekilde sayılmalı ki kaç kişinin öldürüldüğünü bilelim. 

    Medya, 55 binden fazla kişinin öldüğüne dair resmi ölüm rakamını vurgulamadan, enkaz altında kalanlar veya açlık, hastalık veya soğuktan kaynaklanan dolaylı ölümleri hesaba kattığınızda gerçek ölüm sayısının muhtemelen çok daha yüksek olduğunu belirtmeli. 

    Şimdiye kadar bir şekilde sessiz kalsanız da, sesinizi yükseltmek için çok geç değil.  

    Gelecek nesiller, size tam da bu anda ne yaptığınızı sorduklarında onlara ne söylemek istediğinizi bir kez daha düşünün.  

    Sessizlik tarafsızlık değildir ve sessizliğiniz unutulmayacaktır. Martin Luther King Jr.'ın dediği gibi: "Sonunda, düşmanlarımızın sözlerini değil, dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız."   

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code