Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı Gazze barış planı ile iki yıllık savaşın ardından bölgede geçici bir Uluslararası İstikrar Gücü konuşlandırılmasını öngören karar tasarısını kabul etti.
Bu adım, hem savaş sonrası dönemin idari-siyasi çerçevesini hem de güvenlik mimarisini yeniden şekillendirecek kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Popüler Gazete'nin Arap medyasından aktardığına göre karar, Gazze’de ateşkes sonrası döneme ilişkin kapsamlı bir idari ve güvenlik çerçevesi sunuyor.
Buna göre bir barış konseyi kurulması, ayrıca bölgeye geçici bir uluslararası güç gönderilmesi planın omurgasını oluşturuyor.
Gazze'ye konuşlandırılacak çok uluslu gücün görev tanımı oldukça geniş.
Filistin polisinin eğitilmesine destek verilmesi, sınır hatlarının güvenliğinin sağlanması, Gazze’nin kademeli olarak silahsızlandırılması, sivillerin korunması ve insani koridorların güvenliği bu görevler arasında yer alıyor.
Gücün, Gazze’de akredite Filistin polis güçlerini eğitip desteklemesi ve bu süreçte Ürdün ile Mısır’la yakın istişare yürütmesi öngörülüyor.
Kararda bu gücün “uzun vadede iç güvenliğin ideal çözümü” olarak tasarlandığı da vurgulanıyor.
Plan, yeni eğitilen Filistin polis güçlerinin İsrail ve Mısır’la birlikte sınır bölgelerinde güvenliği sağlamasını da içeriyor.
Gazze’ye mühimmat girişinin önlenmesi, yeniden inşa süreci için gerekli malzemelerin hızlı ve güvenli şekilde akmasını kolaylaştırmak kritik başlıklar arasında.
Bu noktada taraflar arasında bir geri çekilme mekanizması üzerinde de mutabakata varılacağı belirtiliyor.
Kararın en dikkat çeken yanlarından biri, bu çok uluslu gücün Hamas’ın son 19 yıldır üstlendiği güvenlik sorumluluklarının önemli bir kısmını devralmayı hedeflemesi.
Hamas 2006’dan bu yana Gazze’nin yönetimini ve çeşitli sosyal-güvenlik hizmetlerini sürdürüyor.
Henüz netlik kazanmasa da karar, görev gücünün İsrail, Mısır ve Hamas ya da Filistin Yönetimi’ne bağlı olmayacağını; bunun yerine yeni eğitilmiş Filistin polis güçleriyle çalışacağını belirtiyor.
Trump’ın üst düzey danışmanlarından biri, Azerbaycan ve Endonezya’nın asker göndermeye hazır olduklarını açıkladı.
Mısır, Katar ve BAE’nin de katkı ihtimalinin masada olduğu aktarıldı.
Ancak BAE’den Enver Gargaş’ın ülkesinin katılım göstermeyeceğini söylemesi dikkat çekti.
Bölge kaynakları, Mısır’ın güce liderlik edebileceği yönünde değerlendirmeler olduğunu belirtiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da ekim ayında “Gazze’ye destek sağlamaya hazırız” demişti.
Ancak İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar “İsrail’in Gazze’ye Türk askeri konuşlandırmasına izin vermeyeceğini” açıkladı.
Hamas, BMGK’de kabul edilen kararın Gazze’ye “uluslararası vesayet dayattığını” savunarak sert tepki gösterdi.
Yazılı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Direnişi silahsızlandırmak da dahil olmak üzere Gazze’de uluslararası bir güce görev atfetmek ve rol biçmek, bu gücün tarafsızlığına gölge düşürür ve onu işgalcinin safında çatışmanın tarafı kılar. Kurulacak herhangi bir uluslararası güç sadece ateşkesi izlemek için sınır hattında olmalı; BM'nin denetimi altında ve Filistinli kurumlarla koordinasyon içinde çalışmalı; halkımızı ve direniş güçlerini denetleyen bir güvenlik gücüne dönüşmemelidir.”
Filistin Yönetimi ise kararı memnuniyetle karşıladı ve planın derhal sahada uygulanması çağrısında bulundu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu X platformundaki açıklamasında planın “bölgeye barış ve refah getireceği” ifade etti.
Bu sürecin İsrail’in Arap devletleriyle entegrasyonunu derinleştireceği ve İbrahim Anlaşmaları’nı genişleteceğini de ekledi.
Trump’ın planına göre Hamas’ın Gazze’de herhangi bir role sahip olması mümkün değil.
Örgütün silahsızlandırılması ve personeline iki seçenek sunulması öngörülüyor: “Birlikte yaşamayı taahhüt etmek” ya da “bölgeden güvenli çıkış izni almak.”
Hamas yönetimi iktidarı bırakabileceğini daha önce dile getirse de silahlarını teslim etmeye kesin bir şekilde karşı çıkıyor.
Netanyahu da yakın zamanda Knesset’te yaptığı konuşmada savaşın henüz bitmediğini ve Hamas’ın mutlaka silahsızlandırılacağını söyledi.
Plan, bir yandan Gazze’nin uluslararası gözetim altına alınmasına işaret ederken, diğer yandan yeni bir güvenlik mimarisinin İsrail, Mısır, ABD ve Arap devletlerinin çıkarlarını ortak bir zeminde buluşturup buluşturamayacağı sorusunu gündeme taşıyor.
Gazze’de savaş sonrası dönemin şekillenmesine ilişkin bu karar, bölgeyi uzun yıllardır görülmemiş bir uluslararası güvenlik formülüne doğru itiyor.
Ancak planın uygulanabilirliği, sahadaki aktörlerin rızası, bölgesel dengeler ve uluslararası güçlerin caydırıcılığına bağlı olacak.
Mevcut tablo, Gazze’nin geleceği için yeni bir sayfa açıldığına işaret ederken, bu sayfanın nasıl yazılacağının hâlâ büyük oranda belirsiz olduğu gerçeğini koruyor.
Bu nedenle, BMGK’nin kabul ettiği plan, Gazze için yeni bir başlangıç vaat etse de, bu başlangıcın gerçek bir dönüşüme dönüşüp dönüşmeyeceği, sahadaki güçlerin iradesi, bölgesel aktörlerin uyumu ve uluslararası toplumun kararlılığıyla belirlenecek.