Son günlerde ismini sık duyduğumuz Filistinli Yaser Ebu Şebab, Aksa Tufanı Operasyonu'nun düzenlendiği 7 Ekim 2023'te, Gazze'de Hamas tarafından yönetilen bir hapishanede uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla cezasını çekiyordu.
Popüler Gazete'nin Arap medyasından aktardığı habere göre operasyonun ardından savaşın patlak vermesiyle birlikte Ebu Şebab hapishaneden çıktı, ancak serbest kalma koşulları bugün hala belirsizliğini koruyor.
Ebu Şebab, hapishaneden çıktıktan sonra bir süreliğine gözden kayboldu.
Ancak daha sonra devam eden savaş sırasında, Gazze'de Hamas'a karşı yerel bir muhalif figür olarak ortaya çıktı.
Ebu Şebab, bazı paylaşımlarında silahlı grubundan "Halk Eylem Güçleri" olarak bahsederken, TikTok'taki bazı videolarında "Terörle Mücadele Güçleri" etiketi yer alıyor.
Refah'ın doğusunda faaliyet gösteren, Ebu Şebab komutasındaki örgütün geçmişte ağır suçlar işlemiş yaklaşık 100 silahlı üyesi bulunuyor.
Bu silahlı gruplar, Gazze'ye yardım ve malların giriş noktası olan Kerem Şalom sınır kapısının yakınında konuşlanmış durumda.
İsrailli yetkililer, örgütün amacının Hamas'ı sistematik olarak zayıflatırken, "İsrail ordusundaki kayıpları azaltmak" olduğunu söyledi.
Ancak gözlemciler, İsrail destekli suç çetesinin Gazze'yi iç savaşın eşiğine getirebileceği konusunda uyardı.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (EFCR), Ebu Şebab'ı "yardım kamyonlarını yağmalamakla suçlanan, Refah bölgesinde faaliyet gösteren bir suç çetesinin" lideri olarak nitelendirdi.
32 yaşındaki Ebu Şebab, stratejik açıdan hayati önem taşıyan Kerem Şalom geçişi yakınlarındaki yardım yollarının kontrolünü elinde bulundurarak, yiyecek taşıyan kamyonları yağmalamakla ve cihatçı gruplarla bağlantıları olmakla suçlanıyor.
İşgal altındaki Filistin topraklarındaki Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Başkanı Jonathan Whittall, geçen ay yaptığı açıklamada konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Kerem Şalom yakınlarında İsrail güçlerinin gözetimi altında faaliyet gösteren suç çeteleri, yardım konvoylarına sistematik olarak saldırıyor ve yağmalıyor. Bu çeteler, Gazze'deki yardım kayıplarının en büyük nedeni olmuştur."
Ebu Şebab ise geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Gazze'deki savaştan Hamas'ı sorumlu tutarak, yağmalama suçlamalarına karşı kendini savundu.
Ancak Kasım 2024'te New York Times'a verdiği bir röportajda Ebu Şebab, savaşın başlangıcından bu yana yarım düzine yardım kamyonuna baskın düzenlediklerini itiraf etmişti.
Son açıklamasında ise, grubunun Kerem Şalom sınır kapısından Gazze'ye geçen yardım kamyonlarının güvenliğini sağladığını ileri sürdü.
Grubunun İsrail güçleriyle koordinasyon halinde hareket edip etmediği sorulduğunda Ebu Şebab, "Biz İsrail ordusuyla doğrudan çalışmıyoruz" yanıtını verdi.
Ancak Maariv gazetesine göre ise iç istihbarat örgütü Şin-Bet, bu örgütü doğrudan destekliyor.
Hatta Şin Bet lideri Ronen Bar'ın, Gazze'nin sınırlı bölgelerinde Hamas'a alternatif bir yönetim kurma amaçlı bu girişimi Netanyahu'ya önerdiği biliniyor.
Times of Israel gazetesinin savunma kaynaklarına dayandırdığı bir başka haberde de, İsrail'in Ebu Şebab örgütüne Kalaşnikof saldırı tüfekleri verdiği, bunlar arasında Hamas'tan ele geçirilen bazı silahların yer aldığı ifade edildi.
İsrail askerlerinin kontrolü altındaki bölgeler olan Refah ve Han Yunus'un doğu kesimlerinde aktif olan Ebu Şebab grubu, geçtiğimiz ay sosyal medyada silahlı üyelerinin kasklı, flak ceketli ve otomatik silahlı fotoğraflarını yayınladı.
Ebu Şebab grubu kısa bir süre önce Facebook üzerinden yaptığı bir açıklamada, İsrail'in bölgede yardım dağıtmakla görevlendirdiği, ABD destekli yardım kuruluşu Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın gıda dağıtım merkezlerinde yapılan yardım sevkiyatlarını koruduklarını iddia etti.
Bu bağlamda diplomatik bir yetkili, Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın Ebu Şebab ile "doğrudan veya dolaylı" temas kurduğunu bildirdi.
Knesset üyesi ve eski savunma bakanı Avigdor Lieberman, geçtiğimiz hafta kamu yayıncısı Kan'a, hükümetin Netanyahu'nun talimatıyla ve iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet bilgisi dahilinde "bir grup suçluya silah verdiğini" söyledi.
Lieberman, İsrail Güvenlik Kabinesi’nin bu konuda bir karar almadığını ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in de bilgilendirilmediğini ekledi.
Bunun üzerine Netanyahu, "Güvenlik görevlilerinin tavsiyesi üzerine, Gazze'de Hamas'a karşı çıkan aşiretleri harekete geçirdik. Bunda kötü olan ne? Bu gayet iyi bir durum, İsrail askerlerinin hayatlarını kurtarıyor" ifadeleriyle durumu itiraf etmek zorunda kaldı.
Yaser Ebu Şebab liderliğindeki grubun, Gazze ile Mısır'ın Sina yarımadası arasındaki sınır boyunca uzanan Tarabin adlı yerel bir Bedevi kabilesinin parçası olduğu biliniyor.
Kabileler ve geniş aileler, Gazze'de güçlü bir etkiye sahip. Bunlardan bazıları uzun zamandır çıkarlarını korumak için silahlanmış durumda, bazıları da uyuşturucu kaçakçılığı yapan çetelere dönüştü.
Tarabin kabilesinin bazı üyelerinin, geçmişte kaçakçılık operasyonlarında IŞİD ile işbirliği yapmış olduğu biliniyor.
Hamas, 2007'de iktidarı ele geçirdikten sonra Gazze'deki çetelere baskı uyguladı. Ancak Hamas'ın İsrail ile 20 aydır süren savaşın ardından gücünün zayıflamasıyla çeteler yeniden hareket özgürlüğüne kavuştu.
Ebu Şebab çetesinin üyelerinin geldiği klan da dahil olmak üzere bir dizi klanın liderliği, yağmacılığı ve İsrail ile işbirliğini kınayan açıklamalar yayınladı.
Tel Aviv merkezli Moshe Dayan Merkezi'nde Filistin işleri uzmanı olan Michael Milştein, Ebu Şebab'ın kabile liderleri tarafından "İsrail işbirlikçisi ve gangster" olarak suçlandığını ifade etti.
Hamas ise konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Bu yağmacı çeteler, işbirlikçiler ve düşman ordusunun kendisi arasında, yardımların yağmalanması ve Filistinlilerin acılarını derinleştiren insani krizlerin yaratılmasında açık bir koordinasyon olduğuna dair bir kanıttır" ifadelerini kullandı.
Ebu Şebab liderliğindeki silahlı milisler, dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta Hamas üyelerine saldırdı. İsrail ordusu da SİHA'lar ile milislere destek verdi.
Saldırıda 4 Hamas üyesi ve Ebu Şebab'a bağlı 50 çete üyesi öldü.
Hamas tarafından yapılan açıklamalarda, Ebu Şebab liderliğindeki örgüte yönelik operasyonların artarak süreceği ifade edildi.