Yaser Ebu Şebab'ın adı, Refah’ta konuşlanan ve binlerce militanı olduğu tahmin edilen bir örgütün lideri olarak öne çıktı.
7 Ekim 2023'te, Gazze'de Hamas tarafından yönetilen bir hapishanede uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla cezasını çekiyordu.
Savaşın patlak vermesiyle birlikte hapishaneden çıktı, ancak serbest kalma koşulları bugün hala belirsizliğini koruyor.
İsrailli yetkililer, örgütün amacının Hamas'ı sistematik olarak zayıflatırken, "İsrail ordusundaki kayıpları azaltmak" olduğunu söyledi.
Netanyahu bir açıklamasında, "Güvenlik görevlilerinin tavsiyesi üzerine, Gazze'de Hamas'a karşı çıkan aşiretleri harekete geçirdik. Bunda kötü olan ne? Bu gayet iyi bir durum, İsrail askerlerinin hayatlarını kurtarıyor" ifadeleriyle durumu itiraf etmek zorunda kaldı.
Hamas tarafından “İsrail’e hizmet etmekle” suçlanan Ebu Şebab da, hem İsrail hem de Filistin Yönetimi ile ilişkileri olduğunu kabul etti.
Ateşkesin ardından yaptığı açıklamada ise, "Refah'taki mevzilerimizi savunmaya devam edeceğiz. Gazze'nin geleceğine ilişkin vizyonumuz, bölgeyi terör örgütleri, silahlar ve savaşlar olmadan, yeni nesil için umut dolu güvenli bir yer haline getirmek" dedi.
Çete, Gazze'de kaos çıkarmak ve yardım tırlarını yağmalamakla tanınıyor.
Hussam el-Astal
Hussam El-Astal grubu, Han Yunus'un güneydoğusundaki bölgelerde konuşlu grubu yaklaşık 40 militandan oluşuyor.
Astal'ın Ebu Şebab'dan ayrılıp kendi grubunu kurduğu yönünde haberler ortaya atıldı.
Filistin Yönetimi'ne bağlı güvenlik güçlerinde eski bir subay olan Astal, 2018'de Malezya'da Mossad'la iş birliği yapan unsurlarla birlikte Kassam Tugayları lideri Fadi el-Batş'ın öldürülmesine katıldığı iddiasıyla Hamas hükümeti tarafından 2022'de idam cezasına çarptırılmıştı.
Astal, Trump'ın planı gündeme geldikten sonra, "Gazze yönetiminde Tony Blair ile çalışmak istiyorum. Bana ihtiyacı var" dedi.
Mejayda
Mejayda çetesi, Gazze Şeridi'nde özellikle de güney kesimindeki Han Yunus'ta en eski gruplardan biri olarak kabul ediliyor.
Aynı aşiret ile Kassam Tugayları arasında yaşanan uyuşmazlıklar silahlı çatışmalara dönüştü, milisler iki "Kassam Tugayları" mensubunu ve anlaşmazlığı çözmeye çalışan bir arabulucuyu öldürdü.
Hamas, failleri teslim etmeleri için aşirete kısa bir süre verdikten sonra yanıt gelmeyince bir saldırı başlattı ve Kassam güçlerini öldüren kişileri öldürdü ve silahlara el koydu.
Ancak İsrail uçakları kısa süre sonra müdahale ederek güvenlik güçlerini vurdu ve yaklaşık 20 kişi hayatını kaybetti.
Daha sonra, toplum liderleri ve arabulucular anlaşmazlığı çözmek için araya girdi ve bir anlaşmaya varıldı.
Aşiret, üyelerinin elindeki ruhsatsız silahları güvenlik güçlerine teslim etme taahhüdünde bulunarak, Hamas hükümetine desteğini yineledi.
Ebu Hammaş ve Ebu Muğsib
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deir el-Belah'ın doğusunda iki aşirete bağlı kişilerden oluşan iki grup ortaya çıktı: Ebu Hammaş ve Ebu Muğsib.
Ancak Hamas'ın çok sayıda üyesinin ölümüne ve yaralanmasına yol açan saldırıları sonrasında bu iki grup da hızla yenilgiye uğratıldı.
Her iki grubun ileri gelenleri araya girdi, "kan dökülmesinin durdurulması ve saldırganların silahlarının teslim edilmesi" konusunda bir anlaşmaya varıldı.
Duğmuş grubu
Hamas'ın zorluk yaşadığı milislerden biri de Gazze Şehri'nin güneyindeki Tel el-Hava ve el-Sabra semtlerinde konuşlu Duğmuş aşireti oldu.
Savaş öncesinde Hamas ve diğer gruplar, Duğmuş aşiretinden ileri gelenlerin, İsrail'in silahlı çeteler kurma yönündeki teklifini reddetmesini övmüştü.
Bu durum, İsrail güçlerinin evlerini bombalamasına ve bu da aşiret mensupları arasında kayıplara yol açmıştı.
Savaşın sona ermesi ve ateşkesin yürürlüğe girmesiyle başlayan süreçte, biri önemli bir liderin oğlu olmak üzere iki Kassam Tugayları üyesi, çete üyeleri tarafından öldürüldü.
Hamas, ertesi gün küçük çaplı bir saldırı düzenlemeden önce suçluların teslim olması için kısa bir süre tanıdı. Ancak saldırılar genişledi, en az 20 çete üyesi öldürüldü.
Bu saldırılar sırasında Hamas liderlerinden Besim Naim’in oğlu ve olayları takip eden gazeteci Salih el‑Caferavi'nin yanı sıra altı Hamas üyesi hayatını kaybetti.
Olayların sonunda, suçlanan çete üyelerinden bir grup tutuklandı ve soruşturmaya sevk edildi.
Sosyal medyada “İsrail’le işbirliği yapmakla” suçlanan bazı üyelerin infazını gösteren bir video yayınlandı.
Rami Helles
Duğmuş grubuna yönelik saldırının sona ermesinin ertesi günü, Hamas’a bağlı militanlar Gazze Şehri’nin doğusunda Rami Helles liderliğindeki silahlı gruplara karşı geniş çaplı operasyonlar düzenledi.
Hamas, operasyon gerçekleştirerek bazı militanları öldürdü, diğerlerini yaraladı ve bölgede kontrolü yeniden sağladı.
Eşref el-Mansi
Aynı dönemde, Eşref el‑Mansi liderliğinde başka bir silahlı grup da hedef alındı.
Bu grup, son iki ay boyunca Cebaliye, Şeyh Rıdvan ve el‑Nasr’dan Beyt Lahiya bölgelerine kadar geniş bir alanda faaliyet yürütüyordu.
İddialara göre bu unsurlar, İsrail SİHA'larının desteğiyle sivil hedeflere saldırılar düzenleyerek korku ve kaos yaratmayı amaçlamış, savaşın bitimine yakın zamanda da el-Şifa Tıp Merkezi ve çevresine yönelik operasyonlarda yer almışlardı.
Bu gelişmelerin tam ortasında, ABD Başkanı Donald Trump’ın Arjantin Devlet Başkanı’nı ağırladığı sırada yaptığı bir değerlendirme dikkat çekti.
Trump, Hamas’ın silahlı çetelere yönelik operasyonlarını değerlendirirken, “İki çok kötü çeteyi ortadan kaldırdılar ve birçoğunu öldürdüler” ifadelerini kullandı ve bu adımların kendisini rahatsız etmediğini belirtti.
Bu gelişmeler, Gazze'deki otorite boşluğunun derinleştiğini ve İsrail’in bölgedeki kaosu kendi lehine kullandığını açıkça gösteriyor.
