DOLAR 42.47 ₺
EURO 49.64 ₺
STERLIN 56.77 ₺
G.ALTIN 5,721.02 ₺
Ç.ALTIN 9,535.67 ₺
BTC 92,246.45 $
ETH 3,018.20 $
BİST 0.00
    SON DAKİKA

    Filistin ekonomisindeki çöküşün bedelini kim ödeyecek?

    SiyasetDünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 4 Aralık 2025 Perşembe 00:09 Güncelleme: 4 Aralık 2025 Perşembe 00:11 Kaynak: Haber Merkezi

    BM örgütü, Filistin'deki ekonomik krizi, 1960'tan bu yana küresel çapta yaşanan en kötü on ekonomik krizden biri olarak sınıflandırdı.

    Filistin ekonomisindeki çöküşün bedelini kim ödeyecek?

    Birleşmiş Milletler’in (BM)geçtiğimiz günlerde yayımladığı kapsamlı rapor, İsrail'in Gazze’ye yönelik soykırım savaşının Filistin ekonomisinde yol açtığı eşi görülmemiş çöküşü rakamlarla gözler önüne serdi.

    Popüler Gazete'nin Mustafa Abdel Salam imzalı analizden aktardığına göre BM uzmanları, İsrail ordusunun  ister Gazze’de ister Batı Şeria olsun Filistin’de yaşamın her alanına uyguladığı sistematik tahribatın izini sürdü.

    Uzmanlar, bölge ekonomisinin iki yıllık savaş, kuşatma ve işgal kısıtlamaları nedeniyle modern tarihindeki en ağır daralmayı yaşadığını belirtti.

    Raporda, Filistin’deki ekonomik çöküşün 1960’tan bu yana küresel ölçekte kaydedilen en kötü on ekonomik kriz arasında yer aldığı vurgulandı.

    En yıkıcı etkiler Gazze’de

    Daralma Filistin’in tüm bölgelerinde sert biçimde hissedilse de en yıkıcı etkiler Gazze’de yoğunlaştı.

    Gazze ekonomisi, 2023/2024 döneminde %87 oranında küçülerek adeta çöktü; kişi başına düşen GSYİH ise küresel ölçekte kaydedilen en düşük seviyelerden biri olan 161 dolara geriledi.

    BM’ye göre bu durum, yalnızca bir ekonomik kriz değil; savaş sonrasında bölgenin on yıllarca sürecek yoğun uluslararası desteğe bağımlı kalacağının da açık bir göstergesi.

    Özellikle Gazze’de yaşanan yıkımın çapı, mevcut ekonomik çöküşü modern dönemin en büyük daralmalarından biri olarak kayıtlara geçiriyor.

    Raporda ayrıca, işgal altındaki Filistin topraklarında onlarca yıllık sosyal ve ekonomik ilerlemenin tamamen yok edildiği vurgulandı.

    Altyapıdan üretim kapasitesine, kamu hizmetlerinden tarım ve sanayiye kadar her alanda ağır kayıplar yaşandı.

    BM’nin hesaplamalarına göre kişi başına düşen GSYİH 2024 sonunda 2003 seviyesine kadar geriledi. Bu da tam 22 yıllık kalkınmanın silindiği anlamına geliyor.

    Raporda, İsrail’in insani yardım ve ticari malların girişine uyguladığı sert kısıtlamaların doğrudan tetiklediği ekonomik göstergelere de yer verildi.

    Söz konusu kısıtlamalar, Gazze’de dünyada en yüksek oran olan %238’lik bir enflasyona, işsizlikte ise %80’lere varan bir artışa yol açtı

    Nisan 2025 itibarıyla Gazze’de 174 binden fazla bina hasar görmüş veya tamamen yıkılmış durumda.

    Bu rakam, bölgedeki tüm altyapının yaklaşık %70’inin yok olduğu anlamına geliyor.

    Süregelen saldırılar, fabrikalar, işletmeler, okullar, hastaneler, üniversiteler, konut alanları ve bankalar gibi hayati öneme sahip sivil altyapıyı da hedef aldı.

    Enerji, su, iletişim ve tarım sektörleri neredeyse çalışamaz hale geldi.

    Ekim 2023-Mayıs 2025 arasında düzenlenen bombardımanlar, elektrik arzında %73 oranında bir düşüşe yol açarak ekonomik hayatın tamamen felç olmasına neden oldu.

    Birleşmiş Milletler’in izlediği tüm bu göstergeler, işgalin yarattığı ekonomik ve insani tahribat açısından yeni olmayabilir. Ancak raporun BM tarafından yayımlanması, İsrail’in Filistin halkına ve ekonomisine karşı işlediği suçların uluslararası düzeyde belgelendirilmesi ve kayda geçirilmesi açısından önemli bir ağırlık taşıyor.

    Batı'nın çifte standardı

    Batı'nın Ukrayna savaşında izlediği mali ve siyasi stratejilerle, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım savaşına yönelik tepkisi arasındaki çarpıcı tutarsızlık giderek daha görünür hale geliyor.

    En dikkat çekici örnek, Batılı devletlerin Ukrayna lehine attığı radikal bir adım, Rusya’nın uluslararası bankacılık sistemindeki yaklaşık 300 milyar doların üzerindeki döviz rezervine el koyulması. 

    Bu fonların önemli bir bölümünün savaş sonrası Ukrayna'nın yeniden yapılanma projelerine aktarılması planlanırken, daha büyük kısmının ise Kiev’in ABD ve Avrupa’dan satın aldığı silahların finansmanında kullanılması hedefleniyor.

    Yani Batı, bu devasa meblağı Rusya’ya baskı aracı olarak kullanırken aynı zamanda Ukrayna’daki savaşın devamı için stratejik bir kaynak yaratmış durumda.

    Batı, aynı yöntemi neden Gazze’nin yerle bir edilmesinden sorumlu olan İsrail için neden uygulamadığı merak ediliyor.

    Bundan sonra ne olacak?

    Asıl tartışma, BM'nin neden İsrail’in Filistin halkına ve ekonomisine yüklediği devasa mali faturayı üstlenmesini açık bir şekilde talep etmediğinde düğümleniyor.

    "Uluslararası toplum, iki yıldır süren geniş çaplı yıkım karşısında neden İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımlara başvurmuyor ve tazminat mekanizmalarını devreye sokmuyor?" sorusu akıllara geliyor.

    Gazze’nin yeniden inşası için BM tarafından Ekim ayında 70 milyar dolar olarak hesaplanan maliyetin neden İsrail tarafından karşılanması gerektiğine dair bağlayıcı bir sistem oluşturulmaması da dikkat çekiyor. 

    Dahası, Ukrayna örneğinde olduğu gibi, uluslararası hukukun ve küresel finansal araçların belirleyici biçimde işletildiği bir modelin Filistin dosyasına neden uygulanmadığı sorusu, Batı’nın normatif tutarlılığı ve BM sisteminin siyasi sınırları açısından giderek daha fazla sorgulanıyor.

     

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code