10 Mayıs 2025 Cumartesi
DOLAR 38.78 ₺
EURO 43.89 ₺
STERLIN 51.65 ₺
G.ALTIN 4,147.59 ₺
Ç.ALTIN 6,865.17 ₺
BTC 102,988.34 $
ETH 2,381.29 $
BİST 9,390.51
    SON DAKİKA

    Avrupa neden dünya sahnesinde ciddiye alınmıyor?

    SiyasetDünyaÇeviri Haberler
    Yayınlama: 9 Mart 2025 Pazar 20:22 Kaynak: Haber Merkezi

    Avrupa, ABD'nin himayesi yerine İngiltere ve Fransa'nın nükleer şemsiyesiyle korunabilir mi?

    Avrupa neden dünya sahnesinde ciddiye alınmıyor?

    İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, geçen hafta ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmek üzere Beyaz Saray'ı ziyaret etti. 

    Popüler Gazete'nin Arab News'ten aktardığı Halid Abu Zahr imzalı analize göre tüm bu görüşmelerde gündemin ilk sırasında Avrupa'nın güvenliği ve Ukrayna'daki savaş yer aldı.

    Starmer ve Macron'un Beyaz Saray ziyaretleri "gergin gülümsemelerle" noktalanırken, Zelenskiy'nin ziyaretinde ise beklenmedik bir şekilde tansiyon yükseldi.

    Söz konusu analizde Abu Zahr, "Bir Orta Doğulu olarak bu gerginliklerin hepsini birbirine bağlamaktan kendimi alamıyorum" ifadelerini kullandı.

    Kartlar kötü oynanmış olsun ya da olmasın, bu ziyaretlerin ana sonucu Avrupa'yı korumak ve ABD'nin yerini almak için bir "Fransa-İngiltere nükleer şemsiyesi" kurulması konusunda artan konuşmalar oldu.
     
    Avrupa, "ABD'nin eski kıtayı terk ettiğini" düşünüyor ve buna tepki veriyor.

    Trump ise ABD'nin korumasını hak etmeleri için net bir yol belirledi. ABD Başkanı'na göre artık bu koruma bedelsiz sağlanamaz, hak edilmesi gerekecek. Kısacası, bedava olmayacak. Bu gayet açık ve sert, ancak net ve adil.

    Avrupa'nın savunma ve güvenliğini karşılıklı olarak güçlendirmeye çalışması kötü bir şey değil. 

    Burada ironik olan, Trump'ın ilk başkanlık döneminden beri talep ettiği şeyin tam olarak bu olması, özellikle de askeri bütçeler söz konusu olduğunda. 

    Diğer yandan söylemin ötesinde, Rusya'ya karşı kaybetmenin ABD ve Avrupa için ne anlama geleceği konusunda temel bir fark var.

    ABD bunu Afganistan'dan çıkışıyla aynı şekilde görüyor, Avrupa ise bunu işgal edilmesi ve yeni bir savaşın başlangıcı olarak değerlendiriyor.

    Peki Avrupa, ABD'nin himayesi yerine İngiltere ve Fransa'nın nükleer şemsiyesiyle korunabilir mi?

    Fransa'nın nükleer cephaneliğinde yaklaşık 290 savaş başlığı olduğu ve bunlardan yaklaşık 280'inin operasyonel olduğu tahmin ediliyor. 

    Charles de Gaulle döneminden bu yana, Fransa egemen caydırıcılığı açısından "kesin yeterlilik" politikasını sürdürdü. 

    Fransa, yeni bir havadan fırlatılan füze üzerinde araştırma yaparken, denizaltılarını güçlendirerek kuvvetlerini aktif olarak modernize ediyor.

    İngiltere'nin ise tahmini 225 savaş başlığı var, ancak yalnızca deniz tabanlı bir nükleer caydırıcılığa güveniyor. Ayrıca 2030'larda yeni bir denizaltı sınıfına geçiş yapmayı planlıyor.

    Bu bağlamda, 2010 yılında imzalanan Lancaster House Antlaşmaları, İngiltere ve Fransa arasındaki askeri işbirliğini derinleştirdi. 

    İki ülke, bu tarihi anlaşma ile yakın savunma ve güvenlik iş birliği kurdu.

    Nükleer iş birliği, bu anlaşmaların bir parçası. Anlaşma, nükleer savaş başlığı testleri ve uçak gemileri konusunda işbirliğini de içeriyor. Bu, şüphesiz herhangi bir işbirliğinin genişletilebileceği en son nokta. 

    İngiltere ve Fransa'nın ortak nükleer caydırıcılığı mütevazı olsa da, yaklaşık 5 bin 580 savaş başlığına sahip olan Rusya ile kıyaslandığında bile hala güvenilir.

    Ancak bu iki ülkenin nükleer şemsiyesi altında bile, Avrupa "ABD'nin 5 bin 44 savaş başlığının desteği olmadan" çok fazla bir caydırıcılığa sahip değil.

    Yine de, nükleer güçte caydırıcılığı yaratanın savaş başlığı sayılarından çok, harekete geçme isteği olduğunu söylemek gerekir.

    Peki, herhangi bir saldırgan tarafa, Avrupa topraklarına yapılacak herhangi bir saldırının güçlü bir askeri eyleme yol açacağı nasıl net bir şekilde anlatabilir? 

    Bu konuda, Avrupa'nın ilk sınavı bürokrasiyi atlatmak olacak. Gerçekten de, Fransa'nın nükleer gücünü daha geniş bir Avrupa çerçevesine entegre etmek için muazzam politika değişiklikleri ve yeni bir yasal çerçeve gerekiyor.
     
    Dahası, İngiltere'nin nükleer silahları NATO'ya entegre edildi.

    Tüm bunlar, tek taraflı herhangi bir Avrupa girişimini karmaşık hale getiriyor. Ancak bu durum, Avrupa'nın kararlılığı için de gerçek bir sınav olacak.

    Sonuç olarak Avrupa'nın ikilemi burada yatıyor. ABD'ye karşı olmak ya da daha doğrusu Trump'a karşı birleşmek.
     
    Gerçekte Avrupa, tüm liderlerinin şimdi belirttiği gibi kendi savunmasını inşa etmesi gerektiğine inanıyorsa, bunu Ukrayna'daki savaş bu aşamaya gelmeden önce yapmış olmalıydı. 

    Avrupa'nın ciddiye alınmamasının nedeni budur. 

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code