15 Mayıs 2025 Perşembe
DOLAR 38.83 ₺
EURO 43.62 ₺
STERLIN 51.72 ₺
G.ALTIN 3,972.32 ₺
Ç.ALTIN 6,604.76 ₺
BTC 103,537.79 $
ETH 2,668.64 $
BİST 9,701.55

    Avrupa ana ortağı olarak ABD'nin yerine Çin'i tercih eder mi?

    SiyasetDünya
    Yayınlama: 21 Şubat 2025 Cuma 18:38 Güncelleme: 21 Şubat 2025 Cuma 18:39 Kaynak: Haber Merkezi

    Çin, Avrupa'nın başlıca ortağı ve dünya lideri olarak ABD'nin yerini alabilir mi?

    Avrupa ana ortağı olarak ABD'nin yerine Çin'i tercih eder mi?

    Almanya'da geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı'nda, ABD ile Atlantik ötesi müttefikleri arasında artan gerginlik ışığında "Avrupa'ya kimin liderlik edeceği" sorusu açıkça soruldu. 

    Bazıları Avrupa'ya Almanya'nın liderlik etmesini isterken, diğer bir kesim İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılmasından duyulan üzüntüyü ifade etti. 

    Ancak herkesin aklındaki büyük soru şuydu: Çin, Avrupa'nın başlıca ortağı ve dünya lideri olarak ABD'nin yerini alabilir mi?

    Popüler Gazete'nin Arab News'ten aktardığı analize göre Transatlantik ilişkiler yeni bir aşamaya giriyor.

    Lübnanlı gazeteci ve diplomat Amal Mudallali'nin Arab News için kaleme aldığı analizde konuya ilişkin şu ifadelere yer verildi:

    "Avrupa, tarihi ortaklığın hala aynı olup olmadığını ve Avrupa ile ABD'nin özellikle küresel düzenle ilgili aynı değerleri paylaşıp paylaşmadığını sorguluyor. Çin ise kendini sadece faydalanıcı değil, aynı zamanda daha iyi ve istikrarlı bir ortak, yani "anti-Trump" olarak konumlandırıyor."

    Analizde, ABD'nin "Önce Amerika" deyip, uluslararası kurumlardan çekildiğine, Çin'in ise kendini uluslararası düzenin koruyucusu olarak sunduğuna dikkat çekilerek, "Ancak dünyamız dünün tek kutuplu dünyası değil, Pekin'in adil ve rekabetten uzak olması gerektiğini söylediği yeni çok kutuplu dünya" denildi.

    Bu bağlamda, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin, Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmada, "Çok kutuplu bir dünya yalnızca tarihsel bir kaçınılmaz durum değil, aynı zamanda bir gerçeklik haline geliyor" ifadelerine işaret edildi.

    Arab News'in analizinde ayrıca yeni ABD yönetiminin, uluslararası sistemde yol açtığı "bozulma" ile övündüğüne vurgu yapıldı, Çin'in ise kaotik bir dünyada rasyonel aktör olarak kendini öne sürdüğünün altı çizildi.

    Söz konusu analizde Wang'ın, Pekin'in "dünyanın ekonomik büyümesinin yaklaşık yüzde 30'una katkıda bulunduğuna" ve "küresel ekonomik büyüme için önemli bir motor görevi gördüğüne" dair sözlerine de yer verildi.

    Lübnanlı gazeteci Mudallali analizinde, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in, Avrupalıları "demokratik değerlerden vazgeçtikleri" iddiasıyla azarlarken, aynı zamanda iç işlerine, özellikle de Almanya'nın iç işlerine müdahale ettiğine dikkat çekti.

    Vance'in aşırı sağcı "Almanya İçin Alternatif" partisinin lideriyle görüştüğüne ancak Başbakan Olaf Scholz ile görüşmemesine de değindi.

    Mudallali, Çinlilerin, Pekin'in Avrupa ile "stratejik iletişimi ve karşılıklı olarak faydalı iş birliğini derinleştirme" isteğini ifade etmesiyle, kendilerini bir alternatif olarak sunmada çok doğrudan davrandıklarını da ekledi.

    Lübnanlı gazeteci analizinde ayrıca şu ifadelere yer verdi:

    "Çin Dışişleri Bakanı, Çin'in Ukrayna müzakerelerine katılımı konusunda ABD ile aynı yaklaşımı benimsemediğini belirterek, Avrupa'nın barış sürecinde önemli bir rol oynamasını desteklediklerini söyledi."

    Peki Çin, üç çeyrek asırdan fazla bir süredir Washington ile yakın siyasi, güvenlik, ekonomik ve stratejik bağlar sürdüren Avrupa'da, gerçekten ABD'nin yerini alabilir mi?

    ABD, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için kendi yolunda ilerlerken ve ticaret savaşı tehdidi ciddileşirken, Avrupa, ABD ile tarihi ve vazgeçilmez ilişkisini korumanın bir yolunu bulmak için çabalıyor.

    Diğer taraftan, Çin'in Rusya ile yakın ilişkisi, Avrupa'nın Pekin ile daha yakın ve derin bir ilişki kurmasının önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor.

    Avrupalılar, Çin'in Rusya'ya verdiği kritik destekle, "enerjisini satın alıp, Moskova'nın Ukrayna'daki savaşını sürdürmesine yardımcı olarak" ona bir can simidi sağladığına inanıyor.

    Diğer yandan AB, Çin'e yönelik yaklaşımını "çok yönlü" olarak tanımlarken, Pekin'i aynı anda "bir iş birliği ortağı, ekonomik ve sistemsel bir rakip" olarak tanımlıyor.

    AB-Çin arasındaki ticari ve ekonomik ilişki, Avrupa-ABD ilişkisini İkinci Dünya Savaşı sonrası düzende sağlam hale getiren NATO ve diğer güvenlik örgütlerinde yer alan savunma, güvenlik ve stratejik ilişkiyle karşılaştırıldığında önemsiz kalıyor.

    Ayrıca Avrupa, savunması için çok uzun süredir ABD'ye bağımlı ve Vance'in geçen hafta Avrupalılara söylediği gibi, bugün farklı kurallar isteyen ve bu yüzden eski kurallara göre oynamayı bırakmaya karar veren Trump'ın liderliğinde "kasabada yeni bir şerif" var.

    Görünüşe göre Vance'in mesajı Avrupa tarafından net bir şekilde alındı. Sonuç olarak kıtanın dört bir yanından çok sayıda ses, savunmayı artırma ve daha yüksek savunma bütçesi sözü verme hakkında konuşmaya başladı.

    Wang'ın Münih'te alıntıladığı Çin atasözünde olduğu gibi Çin "güçlü ve yorulmaz" olabilir.

    Ancak ABD ve Avrupa'yı birbirine bağlayan şeyin, transatlantik ittifaklarının toplamından ve Avrupa'nın savunmadaki eksikliklerinden daha fazlası olduğunu görecektir.

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code