ABD Başkanı Donald Trump ile Venezuela lideri Nicolas Maduro arasında yapıldığı iddia edilen telefon görüşmesinin ardından Washington’un Karacas üzerindeki baskısı belirgin şekilde arttı.

Trump’ın dün Beyaz Saray’da Venezuela ile ilgili düzenlediği kritik toplantı da, olası bir operasyon beklentilerini yeniden gündeme taşıdı.

Popüler Gazete’nin The Times gazetesinden aktardığı analize göre Trump’ın danışmanları, Venezuela’ya yönelik daha agresif adımlar atması için baskı yaparken, Karayipler’deki askeri yığınak olağanüstü bir seviyeye ulaştı.

Trump, bu ay gazetecilere yaptığı açıklamada, Venezuela’ya karşı olası bir askeri operasyon için “tüm seçeneklerin masada” olduğunu söyledi. Ancak perde arkasında bazı üst düzey danışmanların, Maduro’nun görevden alınması için doğrudan askeri harekat seçeneğini öne çıkardığı ifade ediliyor.

Diğer yandan uzmanlar, saldırıların bölgeyi istikrarsızlaştıracağına, bir iç savaşa, kitlesel göçlere ve ABD'de yeni bir çatışmaya yol açabileceğine dikkat çekiyor.

USS Ford bölgeye ulaştı

ABD donanmasının en gelişmiş uçak gemisi USS Gerald R. Ford’un ay başında Venezuela açıklarına konuşlanması, 1962 Küba Füze Krizi’nden bu yana bölgedeki en büyük Amerikan deniz gücü olarak kayda geçti.

Artan askeri faaliyetler üzerine ABD Federal Havacılık İdaresi, Venezuela hava sahasına yönelik güvenlik uyarısı yaptı.

Trump ise hafta sonunda Venezuela ve çevresindeki hava sahasının tamamen kapatılacağını duyurdu.

Son haftalarda bölgedeki uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle hedef alınan teknelere yönelik operasyonlarda yaklaşık 80 kişi hayatını kaybetti.

Bu saldırıların hukuki zemini ve istihbarat güvenilirliği, Pentagon içinde tartışma yaratmaya devam ediyor.

CIA operasyonları, gizli temaslar 

ABD medyasında göre Trump yönetimi, CIA’in Venezuela’da gizli operasyon yürütmesine izin veren planları onayladı.

Aynı dönemde Washington’un, kamuoyuna yansımayan kanallardan Maduro hükümetiyle temas kurmaya çalıştığı iddia ediliyor. 

Bu çelişkili yaklaşım, ABD’nin Venezuela politikasında tehdit ve müzakere arasında gidip gelen bir belirsizlik yaratmış durumda.

Geçen hafta ABD yönetimi Maduro’yu “terör örgütü lideri” ilan etti.

Söz konusu habere göre Trump, Maduro'yu devirmek için ülkeye saldırı düzenlemeye giderek daha fazla meyilli davranıyor.

Ancak diğer yandan Trump, Maduro ile görüşmeye açık olduğunu da söyledi.

Stratejinin merkezinde Stephen Miller var

Trump’ın Venezuela stratejisinin mimarlarından biri, Beyaz Saray’ın etkili ismi Stephen Miller. 

Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Savunma Bakanı Pete Hegseth ise sürecin “taktik planlamacıları” olarak öne çıkıyor.

Bu yılın başlarında Trump, Venezuela ile ABD'li petrol şirketlerinin ülkenin engin rezervlerine erişmesine olanak sağlayacak anlaşmalar yapmaya odaklandığını bildirdi. Fakat bu durum yaz aylarında değişti.

Rubio, Trump'ı sosyalist diktatör Maduro'nun bir devlet başkanı değil, bir uyuşturucu baronu olarak görülmesi gerektiğine ikna etti.

Miller ise gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Venezuela, Batı Yarımküre'de önemli bir uyuşturucu kaçakçılığı merkezidir ve Maduro rejiminin tanınmış bir uyuşturucu kaçakçılığı örgütü olan "Cartel de los Soles"i (Güneşler Karteli)  olduğunu biliyoruz."

Trump yönetimi son olarak, Maduro’nun yakalanmasına yardımcı olacak bilgi için 50 milyon dolar ödül koydu.

Bu rakam, 11 Eylül saldırılarının ardından Usame bin Ladin'in yakalanması için teklif edilen ödülün iki katı.

Washington’da çatlak: İtirazlar artıyor

Öte yandan artan operasyonlar, ABD ordusu ve istihbarat kurumlarında rahatsızlığa yol açtı.

ABD Güney Komutanlığı eski komutanı Amiral Alvin Holsey’in görevden ayrılmasının, tekne saldırılarına yönelik itirazlarla bağlantılı olduğu iddia edildi.

İngiltere’nin de, saldırıların yasallığı konusundaki endişeler nedeniyle operasyonlara ilişkin istihbarat paylaşımını geçici olarak durdurduğu bildirildi.

Uzmanlardan uyarı

2025 Nobel Barış Ödülü'nü kazanan Venezuelalı muhalefet lideri Maria Corina Machado, ülke liderliğini devralmaya hazır olduğunu defalarca dile getirdi.

Ancak uzmanlar, rejimin devrilmesinin bir iç savaşı tetikleyebileceği, durumun kontrolden çıkıp savaşın bölgeyi kaosa sürükleyebileceği konusunda uyarıyor.

Trump'ın bazı danışmanları ise, Maduro’ya yakın isimlerin desteğiyle içeriden bir darbenin daha “kontrollü” olabileceğini savunuyor.

Bu, rejimde yüzeysel bir değişikliğe yol açarak Trump yetkililerinin zafer ilan etmesine olanak tanıyabilir.

ABD kamuoyu operasyonlara sıcak bakmıyor

YouGov’un son anketine göre ABD'lilerin yüzde 47’si Venezuela’ya askeri müdahaleye karşı çıkarken, destek oranı yüzde 19’da kaldı.

Beyaz Saray’a yakın üst düzey bir kaynağa göre Trump, “Maduro’nun gitmesi gerektiği” konusunda kararlı.

Asıl tartışma ise operasyonun zamanı ve kullanılacak askeri gücün boyutu.

Tüm bu gelişmeler, Washington’un Maduro yönetimini köşeye sıkıştırmak için hem askeri hem de diplomatik araçları aynı anda devreye soktuğunu gösteriyor.

Tüm göstergeler Trump’ın işgale kapıyı tamamen kapatmadığını ortaya koysa da, hem bölgesel istikrarsızlık riski hem de ABD kamuoyunun düşük desteği nedeniyle Washington’un nihai kararının hala belirsizliğini koruduğu belirtiliyor.