ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere'ye düzenlediği resmi ziyarette yaptığı açıklamada, Afganistan'daki Bagram Hava Üssü'nün önemine işaret etti.

Trump, "Orayı geri almaya çalışıyoruz, üsse ihtiyacımız var. O üssü geri istiyoruz. Üssü istememizin nedenlerinden biri, buranın Çin'in nükleer silahlarını ürettiği yerden bir saat uzaklıkta olması" dedi.

Popüler Gazete'nin ABD basınından aktardığına göre Trump bundan birkaç gün sonra ise "Eğer Afganistan, Bagram Hava Üssü'nü inşa eden ABD'ye geri vermezse, kötü şeyler olacak" diyerek tehditte bulundu.

Üs hakkında ne biliyoruz?

Afganistan'ın başkenti Kabil'in yaklaşık 50 kilometre kuzeyinde yer alan üs, Sovyetler Birliği tarafından 1950'li yıllarda inşa edildi ve 1979-1989 yılları arasında Sovyet askeri operasyonlarının karargahı olarak kullanıldı.

Rusların çekilmesinin ardından ABD, iç savaşta hasar gören üssü 2001 yılında yeniden inşa ederek Taliban ve El Kaide'ye karşı operasyon merkezi olarak kullandı.

Bagram Hava Üssü, son 20 yıl boyunca ABD’nin Afganistan’daki varlığının kalbi olarak işlev gördü. 

Üs, uzun pistleri, geniş kapasitesi, gelişmiş gözetleme altyapısı ve stratejik konumuyla hem askeri hem de siyasi açıdan büyük önem taşıdı.

ABD’nin 2001 sonrası “terörle mücadele” operasyonlarının merkezi olan Bagram, aynı zamanda istihbarat toplama, lojistik koordinasyon ve bölgesel güç projeksiyonunun da en önemli aracına dönüştü.

2021’de ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte, Bagram Üssü Taliban’ın eline geçti.

Bu gelişme, yalnızca Afganistan’ın geleceği değil, aynı zamanda ABD’nin küresel stratejisi açısından da ciddi bir kırılma yarattı.

Trump neden üssü istiyor?

Trump’ın Bagram Üssü’nü yeniden gündeme taşımasının temelinde üssün coğrafi avantajı yatıyor.

Afganistan’ın kuzeydoğusundaki bu üs, Çin’in batı sınırına görece yakın bir noktada bulunuyor.

Trump söyleminde bu konumu, özellikle Çin’in nükleer faaliyetlerinin bulunduğu bölgelere yakınlığı üzerinden öne çıkarıyor.

Washington açısından, Çin’in askeri kapasitesini izlemek ve gerektiğinde baskı unsuru oluşturmak için Afganistan topraklarındaki bu üs benzersiz bir imkan sunuyor.

Bagram’ın önemi yalnızca Çin’e karşı değil, aynı zamanda bölgesel güvenlik mimarisi bakımından da dikkat çekiyor.

Afganistan, Pakistan, İran, Orta Asya ülkeleri ve Rusya arasında kalan jeopolitik konumuyla küresel güç mücadelesinin tam ortasında yer alıyor.

ABD için Bagram’ın yeniden elde edilmesi, aynı zamanda İran’a karşı caydırıcılık, Orta Asya enerji yollarına yakınlık ve Rusya’nın güney kanadında bir gözetim noktası kazanmak anlamına geliyor.

Bagram meselesi yalnızca askeri ya da jeopolitik değil, aynı zamanda Trump’ın iç politik hesaplarıyla da doğrudan bağlantılı.

Trump, 2021’de Afganistan'dan çekilme sürecini, “ABD tarihindeki en büyük utançlardan biri” olarak tanımlıyor.

Biden yönetiminin “aceleci” ve “koordinasyonsuz” çekilmesini eleştirirken, Bagram Üssü’nün terk edilmesini bu başarısızlığın simgesi olarak gösteriyor.

ABD'nin alması mümkün mü?

Mevcut ve eski ABD'li yetkililer, Bagram'ın geri alınmasının eninde sonunda Afganistan'a yeni bir işgal anlamına gelebileceği konusunda uyardı.

Söz konusu yetkililer, bunun için 10 binden fazla asker ve gelişmiş hava savunma sistemlerinin konuşlandırılması gerekebileceğinin de altını çizdi.

Afganistan topraklarına izin olmadan yeniden askeri konuşlanma, ülke egemenliğinin açık ihlali anlamına gelir ve büyük diplomatik engeller yaratır.

Çin, İran, Rusya ve Pakistan gibi aktörler Bagram’ın yeniden ABD kontrolüne verilmesini kendi güvenlik/diplomatik çıkarlarına zarar verecek bir adım olarak değerlendirebilir; bu da çatışmanın lokal kalmayıp bölgesel bir krize dönüşme riskini yükseltir.

Taliban ne yanıt verdi?

Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahid, Trump'ın üssü geri alma talebini reddettiklerini ifade etti ve ABD'yi "gerçekçilik ve akılcılık" politikası benimsemeye çağırdı.

Doha Anlaşması kapsamında, ABD'nin "Afganistan'ın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmayacağı veya güç kullanma tehdidinde bulunmayacağı ve içişlerine karışmayacağı" taahhüdünde bulunduğunu hatırlattı.

Afganistan Genelkurmay Başkanı Fasihuddin Fıtrat ise, "Bir karış toprağımız dahi pazarlık konusu olamaz. Bu kabul edilemez" dedi.

Fıtrat, dost eli uzatana dostça karşılık verileceğini, düşmanca yaklaşanların ise en güçlü düşmanı karşısında bulacağını da sözlerine ekledi.

Sonuç

Trump, bu üsse yönelik yeniden kontrol talebini yüksek sesle dile getirerek, hem iç, hem de dış politikada tartışma yarattı.

Trump’ın açıklamaları, yalnızca bir askeri üssü geleceğiyle ilgili değil; aynı zamanda Çin ile rekabet, Orta Asya dengeleri, ABD’nin küresel caydırıcılığı ve Afganistan’ın egemenliği gibi çok katmanlı bir gündemi içinde barındırıyor.

Bagram tartışması, aslında Afganistan’ın geleceğinin yalnızca Taliban ile ABD arasında değil, bölgesel ve küresel aktörlerin tamamını ilgilendiren bir mesele olduğunu gösteriyor.

Çünkü bu üs, yalnızca bir askeri nokta değil; aynı zamanda Afganistan’ın siyasi bağımsızlığının sembollerinden biri haline gelmiş durumda.

Bölgesel aktörlerin tepkileri ve güç dengeleri dikkate alındığında, Washington’un Afganistan’da yeniden askeri üs elde etme ihtimali sadece teorik bir söylem olarak kalmaya mahkum görünüyor.