ABD’de yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde resmi olmayan ilk sonuçlara göre oyların yüzde 50,4’ünü alan Demokrat Zohran Mamdani, New York’un tarihindeki ilk Müslüman belediye başkanı oldu.

Popüler Gazete'nin ABD basınından aktardığına göre sonuçlar, yalnızca kentin politik dengelerini değil, ulusal ölçekteki güç ilişkilerini de sarsacak bir kırılma olarak görülüyor.

Mamdani, 1 Ocak’ta göreve başladığında, ABD’nin en büyük şehrinin yönetimini devralan ilk Müslüman siyasetçi olacak. Bu durum, özellikle Trump cephesi için ağır bir siyasi yenilgi anlamına geliyor.

“Karizmatik bir Müslüman sosyalist” olarak tanımlanan Mamdani ve Suriyeli eşi Rama Duwaji, seçim sonucunun açıklanmasıyla dünya basınında geniş yer buldu.

Seçim başarısı yalnızca Müslüman ve göçmen nüfus açısından değil, ABD’de ilerici hareketlerin temsil kapasitesi bakımından da tarihe geçen bir eşik olarak değerlendiriliyor.

Mamdani kimdir?

Tanzanya’da dünyaya gelen, yedi yaşında ailesiyle birlikte New York’a taşınan Mamdani, Afrika Çalışmaları alanında lisans derecesi aldı.

Siyasete girmeden önce düşük gelirli ailelerin tahliyelerini engellemelerine yardımcı olan bir konut danışmanı olarak çalıştı.

Gençliğinde rap müzikle ilgilendi, siyasi aktivizme ise barınma kriziyle mücadele eden yerel grupların içinde adım attı.

2020’de New York Eyalet Meclisi’ne seçilen Mamdani, bu yılın başında Suriyeli sanatçı Rama Duwaji ile evlendi.

Seçim vaatleri

Mamdani’nin seçim kampanyasında en çok ses getiren unsur, İsrail politikalarına yönelik sert eleştirileriydi.

Siyonizmi açıkça kınaması, Gazze’deki saldırıları “soykırım” olarak tanımlaması ve Filistin devletine destek vermesi Demokrat Parti’nin merkez kanadında şok etkisi yarattı.

Hatta New York’a gelmesi halinde İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu tutuklatacağını söylemesi, hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratların muhafazakar kanadı tarafından büyük tepki topladı.

Mamdani, Gazze’deki saldırıları “savaş suçu” olarak niteleyerek ABD’nin koşulsuz İsrail desteğinin sona ermesi gerektiğini savundu.

Şehir içindeki İsrail karşıtı protestolara destek vermesi ve belediye bütçesinde İsrail ile bazı protokollerin dondurulması için girişimlerde bulunması, İsrail lobilerini ve Trump yanlılarını rahatsız etti.

Cumhuriyetçiler, Mamdani’yi “Hamas sempatizanı” olmakla suçladı; Mamdani ise bunları siyasi bir karalama kampanyası olarak tanımladı.

Trump ile gerilimin yükselişi

Trump’ın göçmen karşıtı ve “Müslüman yasağı” politikalarına karşı sert bir dil kullanan Mamdani, New York’un “nefret siyasetinin merkezi olmayacağını” söyledi.

Trump ise Mamdani’yi “radikal solcu bir ajandaya sahip olmakla” suçlayarak, New York’un güvenliğini riske attığını ileri sürdü.

Mamdani’nin seçilmesi halinde New York’a aktarılan federal fonların “gözden geçirileceğini” söyleyerek, “New York radikal sol politikalara teslim olursa Washington’dan para beklemesin” açıklamasını yaptı.

Bu ifade siyaset uzmanları tarafından doğrudan “cezalandırma tehdidi” ve ulusal baskı girişimi olarak değerlendirildi.

Mamdani ise Trump’ın çıkışına sert yanıt vererek, “New York halkını rehin alarak siyaset yapılamaz. Federal fonlar kişisel bir pazarlık aracı değil, anayasal bir kamu hakkıdır" dedi.

Öte yandan, Elon Musk başta olmak üzere 26 milyarder, Mamdani’nin rakibi eski New York Valisi Andrew Cuomo’ya açık destek vererek Mamdani’nin seçilmesini engellemeye çalıştı.

Trump da Cuomo’yu destekleyerek seçim kampanyasını bir tür “milyarderler koalisyonu” ile Mamdani’nin sınıfsal ve sosyal adalet temelli söylemi arasındaki karşılaşmaya çevirdi.

Destekçileri

Mamdani’nin zaferi tek bir kimliğe ya da dini gruba dayanmıyor.

Seçimin en güçlü dayanak noktası, giderek ağırlaşan ekonomik koşullardan etkilenen işçi sınıfı ve dar gelirli kesimler oldu.

Konut krizine karşı 200 bin kiralık sosyal konut, belediye kreşleri, belediye marketleri ve asgari ücretin 30 dolara çıkarılması gibi vaatler yoğun destek topladı.

İkinci büyük destek bloku, New York’un geniş göçmen nüfusu oldu.

Orta Doğu, Güney Asya ve Afrika kökenli Müslüman seçmenler kadar Latin ve Afro-Amerikan seçmenler de kampanyanın aktif unsurları haline geldi.

Dikkat çekici bir diğer faktör, Mamdani’nin liberal ve ilerici Yahudi örgütlerden hatırı sayılır destek almasıydı. Gazze operasyonlarını eleştiren Yahudi grupların desteği, Trump cephesinin “Yahudilerin karşısında duruyor” söylemini boşa düşürdü.

İşçi sınıfından göçmenlere, genç seçmenlerden ilerici Yahudilere kadar uzanan bu geniş destek, onu sembolik bir figürden çok, yeni kuşak kent siyasetinin modeli haline getirdi.

Zafer konuşması

Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Mamdani, destekçilerine Arapça “Sizdenim ve sizinleyim” diyerek hitap etti.

New York’un “göçmenlerin şehri olarak kalacağını” vurgulayan Mamdani, “Bu şehir göçmenler tarafından inşa edildi ve bir göçmen tarafından yönetilecek” dedi.

“Kendi ellerimizle inşa edeceğimiz bu yeni çağda, bölünme ve nefretten beslenenlerin bizi birbirimize düşürmesine asla izin vermeyeceğiz” ifadeleri salonda uzun süre alkışlandı.

Konuşmasının son bölümünde Trump’a doğrudan seslenen Mamdani, “Bay Donald Trump, izlediğinizi biliyorum; size dört kelimem var: Sesi biraz açın. Aramızdan herhangi birimize ulaşmak istiyorsanız, hepimizin içinden geçmek zorundasınız” dedi.

Trump, kısa süre sonra sosyal medya hesabından “Demek öyle. Başlıyoruz.” mesajını paylaştı.

Zohran Mamdani’nin zaferi, yerel bir seçimden çok daha fazlası.

Göçmen kimliği, Filistin yanlısı çıkışları, sınıfsal adalet vurgusu ve milyarderler koalisyonuna karşı kazanmış olması, ABD siyasetinde yeni bir sayfa olarak görülüyor.

New York artık yalnızca ilk Müslüman belediye başkanını seçmiş değil; aynı zamanda Trump çizgisine karşı yükselen en güçlü şehir direnişlerinden birini de ortaya koymuş durumda.

Mamdani’nin önündeki süreç hem kent yönetimi hem de ulusal siyaset açısından kritik bir sınav olarak izlenecek.