İsrail, Gazze'ye yönelik yaklaşık iki yıldır süren savaş boyunca, hem Gazze Şeridi'nde hem de bu tür girişimlerin öngörülmediği ülkelerde Hamas liderlerine yönelik saldırılarını artırdı.

Bu saldırıların en sonuncusu, geçtiğimiz haftalarda ateşkes müzakerelerini yürüten Hamas heyetine ev sahipliği yapan Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleşti.

İsrail’in hava saldırıları, Doha’nın El-Katifiye bölgesindeki Hamas liderlik karargahını hedef aldı.

Hamas’ın önde gelen isimleri saldırıdan sağ kurtulurken, hareketin liderlik konseyi üyesi Halil el-Hayya’nın oğlu Humam el-Hayya ve beş kişi hayatını kaybetti.

Popüler Gazete'nin Şarku'l Avsat gazetesinden aktardığına göre İsrail’in Hamas liderlerine yönelik suikast girişimlerine bugüne kadar sık sık Lübnan ve Suriye’de tanık olundu.

Ancak son yıllarda alışılmadık bir şekilde İran ve Katar gibi ülkelerde de saldırılar gerçekleşti.

Benzer girişimler Türkiye’de de yaşandı, ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) ve Ürdün’ün başkenti Amman’da en az bir kez girişimde bulunuldu.

Bu operasyonların en dikkat çekici olanı, Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin 31 Temmuz 2024’te İran’ın başkenti Tahran’da öldürülmesiydi.

Aynı yıl 2 Ocak’ta yardımcısı Salih el-Aruri, Lübnan’ın güney banliyölerinde hedef alındı.

Gazze Şeridi’nde ise askeri ve siyasi kanadın kilit isimleri Muhammed Dayf, yardımcısı Mervan İsa ve Muhammed Sinvar İsrail’in saldırılarında öldürüldü.

Haniye suikastının ardından hareketin başına geçen Yahya Sinvar da, Rawhi Mushtaha, Sameh Sarraj ve diğer üst düzey büro üyeleriyle birlikte benzer saldırılarda hayatını kaybetti.

Güvenli liman tartışması

Katar’daki saldırı, Hamas liderlerinin güvenliği konusundaki tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.

İsrail’in, özellikle arabuluculuk yapan ülkeleri bile dikkate almadan bu tür operasyonlara girişmesi, “Hamas liderlerine ev sahipliği yapabilecek güvenli ülkeler var mı?” sorusunu öne çıkardı.

Hamas kaynaklarından biri Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Liderlerin suikasta uğraması bekleniyordu. Ancak Doha operasyonu, İsrail’in hiçbir ülkeyi umursamadığını ve ABD desteğini aldığı sürece uluslararası toplumu hesaba katmadığını kesin biçimde gösterdi” dedi.

Kaynaklara göre Haniye suikastından bu yana Hamas liderleri “güvenli bir ülke” kalmadığının farkında.

Doha ile İstanbul arasında sık sık seyahat eden liderler, hedef alınabileceklerini bilerek hareket ediyor. Ancak müzakereler sürerken Katar’da yaşanan bu saldırı, operasyonların ABD ile koordinasyon içinde yürütüldüğü iddialarını güçlendirdi.

Hamas’ın üst düzey isimlerinin ilerleyen dönemde nerede ikamet edeceği belirsiz.

Bazı liderlerin Katar’da kalabileceği, bazılarının Türkiye’ye veya daha güvenli gördükleri başka ülkelere taşınabileceği ifade ediliyor.

Cezayir ve Moritanya’nın alternatif olarak değerlendirildiği, bir dönem Malezya’nın da gündemde olduğu ancak güvenlik nedenleriyle elendiği aktarılıyor.

Mısır seçeneği de masada.

Geçmişte Kahire’de ofisi bulunan Musa Ebu Merzuk ve diğer bazı liderler için Mısır, güvenlik güçlerinin koruması altında bir “güvenli liman” olmuştu. Bugün de bazı toplantılar hala Kahire’de gerçekleştiriliyor.

Hamas kaynaklarından biri, “Hareketin liderliği suikast veya ölümden korkmuyor. Amaç, direniş projesini sürdürebilmek için güvende olmak” ifadelerini kullandı.

Mossad planlarının hedefindeki şehirler

İsrail’in Hamas liderlerini hedef alması, uzun yıllardır Filistin topraklarının dışına taşan bir strateji olarak biliniyor.

Lübnan ve Suriye, bu saldırılar için “alışılmış zemin” haline gelirken; Amman, Dubai, Kuala Lumpur, İstanbul ve son olarak Doha gibi başkentlerdeki operasyonlar diplomatik krize neden oldu.

Mossad'ın 1997’de Ürdün’ün başkenti Amman’da dönemin Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal’e yönelik suikast girişimi, Ürdün-İsrail arasında krize yol açmış; anlaşma sonucunda Şeyh Ahmed Yasin ve 70 Filistinli serbest bırakılmıştı.

2010’da ise Mossad, BAE’nin Dubai kentinde Hamas’ın askeri kanadının önemli isimlerinden Mahmud el-Mabhuh’u öldürdü.

2018’de Malezya’da Kassam Tugayları için çalışan mühendis Fadi el-Batş suikasta uğradı.

Türkiye’de de, 2011'de Gilad Şalit esir takası kapsamında serbest bırakılan Hamas üyelerine karşı 2022 yıllarında benzer girişimlerin planlandığı ortaya çıktı.

Suriye’de de Hamas’ın saha komutanlarına yönelik operasyonlar artarak devam etti.

2024’te Rif Şam’da Hasan Okaşa, birkaç ay sonra ise Ahmed Muhammed Fahd İsrail saldırılarında öldürüldü.

İsrail’in Hamas liderlerine yönelik suikast stratejisi, artık Gazze Şeridi’ni aşarak Ortadoğu’nun birçok başkentine yayılmış durumda.

Bu operasyonlar yalnızca Hamas’ın liderlik kadrosunu zayıflatmayı değil, aynı zamanda örgütün güvenli liman arayışlarını da çıkmaza sürüklüyor.

Katar’dan Türkiye’ye, Cezayir’den Moritanya’ya kadar birçok seçenek tartışılsa da hiçbir ülkenin mutlak bir güvenlik sağlayamayacağı görülüyor.

İsrail’in Hamas liderlerine yönelik suikast operasyonları artık yalnızca askeri bir strateji değil, aynı zamanda bölgesel diplomasiyi zorlayan bir baskı aracına dönüşmüş durumda.

Doha saldırısı, hiçbir başkentin İsrail’in hedef listesinden muaf olmadığını ortaya koyarken, Hamas’ın hareket alanını daraltıyor ve örgütü sürekli bir göç haliyle karşı karşıya bırakıyor.

Türkiye, Katar, Cezayir veya Mısır gibi seçenekler masada olsa da hiçbir ülkenin mutlak güvenlik garantisi verememesi, örgütün geleceğini belirsiz kılıyor.

Bu belirsizlik, hem bölgedeki güç dengelerini hem de ateşkes arayışlarını doğrudan etkileyebilir.