Bundan yıllar önce, bir İsrail vatandaşının İran adına casusluk yapması tüm ülkede şok etkisi yaratıyordu.

Bu nedenle geçmişte bu konuda çok nadir vakalar yaşandı ve isimleri kamuoyunun hafızasına utanç verici bir şekilde kazınan sadece birkaç kişi oldu. 

Popüler Gazete'nin İsrail medyasından aktardığı haberlere göre 1990'larda İran'ın kimyasal silah üretmesine yardım eden silah satıcısı Nahum Manbar, İsrail'in ulusal güvenliğine karşı işlenen bir dizi suçtan hüküm giymiş ve 14 yıl hapis yatmıştı.

Eski bakanlardan Gonen Segev de, İran gizli servisine İsrail’in enerji sektörü ve güvenliği ile alakalı hassas bilgiler aktarma suçlamasıyla 11 yıl hapis cezası almıştı.

İran adına casusluk yapanlar tutuklandı 

İran'ın düşmanını zayıflatma ve yok etme misyonuyla işe aldığı İsraillilerin sayısı her geçen gün artıyor.

Bu bağlamda, İsrailli güvenlik yetkilileri, geçtiğimiz hafta her ikisi de 25 yaşında olan Roi Mizrahi ve Almog Atias’ın İran ajanlarıyla işbirliği yaptıkları suçlamasıyla tutuklandığı duyurdu. 

Polis ise, Mizrahi ve Atias'ın, İsrail Savunma Bakanı Israel Katz'ın evinin yakınına gizli kameralar yerleştirmeye çalıştıklarını bildirdi. 

Bu olaydan birkaç gün önce de, İsrail'in Yavne kentinde yaşayan 18 yaşındaki Moşe Atias isimli bir diğer genç, eski Başbakan Naftali Bennett'in geçen ay tedavi gördüğü bir hastanenin kardiyoloji bölümünde istihbarat topladığı şüphesiyle tutuklandı. 

İsrail Polisi ve Şin Bet tarafından yapılan ortak açıklamada, Attias’ın "İranlı ajanlarla temas halinde olduğu ve onlar adına çok sayıda farklı görev gerçekleştirdiği" ifade edildi. 

Öte yandan, 73 yaşındaki Aşkelon sakini Moti Maman, geçtiğimiz aylarda İran adına casusluk yapmak ve ülkenin başbakanı da dahil olmak üzere İsrailli liderlere suikast planlamak suçlarından 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Maman, İsrail'de terörist faaliyet yürütmek amacıyla İran istihbarat ajanlarıyla görüşmek üzere iki kez İran'a gittiğini itiraf etti.   

Hakkında hazırlanan iddianameye göre Maman, İran'da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, dönemin Savunma Bakanı Yoav Gallant, Şin Bet Müdürü Ronen Bar ve Naftali Bennett dahil olmak üzere üst düzey İsrailli yetkililere suikast düzenleme olasılığı hakkında konuştu. 

Diğer yandan New York Post gazetesinin bir haberine göre İran, yedi İsrailliye, askeri üsler ve diğer hassas yerlerden istihbarat toplamak için 600'den fazla görev yürütmeleri karşılığında toplam 300 bin dolar ödedi.

20 sayfalık iddianamede savcılar, şüphelilerin tamamının kuzeydeki Hayfa kentinden olduğunu ve iki yıldır Tahran'a askeri istihbarat sağladığını ileri sürdü.

İddiaya göre, casuslara ödemeler kripto para ve nakit olarak yapıldı. Bazı durumlarda nakit para, İsrail'e seyahat eden Rus vatandaşları tarafından teslim edildi.

Geçtiğimiz yıl da, Vladislav Victorson ile 18 yaşındaki model sevgilisi Anna Bernstein, İran adına çalıştıkları iddiasıyla tutuklandı.

İsrail medyasına göre İbranice konuşan bir İran ajanı tarafından Telegram üzerinden işe alınan çift, ismi açıklanmayan yetkili bir kişiyi suikastla öldürmeyi planlamakla suçlandı.

Casusluk vakaları arttı

Şin Bet'in Ocak ayında yayınladığı rapora göre, 2024 yılında casusluk vakalarında bir önceki yıla göre % 400 artış görüldü. 

Bir zamanlar ulusal bir skandal sayılan casusluk vakaları, ülkede artık pek dikkate alınmıyor. 

Ancak casusluk vakalarındaki artış, İsraillilerin İran'a yönelik ani bir ideolojik sempati dalgasının sonucu değil. Daha yapısal bir şeyi yansıtıyor: İran, asker toplama biçimini ve hedef aldığı kişileri değiştirdi. 

İran taktik değiştirdi

Askeri ve siyasi liderlerin dikkatlice incelendiği, yabancı başkentlerde gizli toplantılar yapıldığı, ajanların ciddi bir tarama veya geçmişlerinin araştırıldığı günler geride kaldı.

İslam Devrim Muhafızları son yıllarda daha ucuz ve daha hızlı bir casusluk modelini benimsedi, belki daha az karmaşık ama şaşırtıcı derecede etkili.

İranlılar, artık Soğuk Savaş casuslarından çok "dijital avcılar" gibi çalışıyor. 

İranlı ajanlar, Telegram ve diğer sosyal medya platformları aracılığıyla, "Kolay para kazanmak ister misin? Üst düzey bir kişiyi takip edin. Bir üssün fotoğrafını çekin. Denemek ister misiniz?" gibi ifadeleri içeren İbranice mesajlar göndererek, İsraillilere görünüşte basit görevler için kolay para teklif ediyor.  

Bu, İran'ın casusluk için uyguladığı dijital pazarlama versiyonun, herhangi bir pazarlama çabası gibi, başarılı olması için yalnızca çok küçük bir kesimin yanıt vermesi yeterli. Tahran için bin mesajdan yüzde birlik bir başarı oranı bile buna değer.

İran, İsrailli casuslara tek kullanımlık araçlar olarak bakıyor. Onların güvenliği ve akibetleri önemsiz. Önemli olan kısa vadeli kazancı.

Bir Fars atasözü bunu iyi özetliyor: "Sabırlı düşman, aceleci olanın üstesinden gelir."

İran bu konuda acele etmiyor. Herhangi bir casusa çok fazla yatırım yapmıyor. Birkaç başarılı sonucun bile yeterli olduğunu bilerek geniş bir ağ atıyor. "Casus edinmenin" maliyeti neredeyse sıfırken, verilecek potansiyel hasar ise muazzam.

Kabul edenler kolay para arıyor

İsrailli komiser Maor Goren, bu ajanlardan olan Mizrahi'nin kumar borçları yüzünden bu işe girdiğini bildirdi.

Goren, İran'ın verdiği ilk görevlerin kolay ve zararsız hissettirdiğini söyleyerek, şunları ekledi:

"İlk başlarda örneğin 'Bir sokak tabelasının fotoğrafını çek. Üzerinde "Netanyahu" yazan bir afişi yak' gibi talimatlar geliyor. Bazı İsrailliler de bunlar kimseye zarar vermiyor diye kabul ediyor. Ama sonra görevler artıyor."

Goren buna örnek olarak, daha sonra Mizrahi'den bir çantadaki patlayıcıyı bir yerden başka bir yere taşımasının istenmesini gösterdi. 

Beklenenin aksine, İran'ın casusluk teklifini kabul edenler devlete karşı bir nefretle motive olmuyor. Hizbullah sempatizanı veya aşırılıkçı değiller. Birçoğu sadece maddi olarak çaresiz durumda. 

Tutuklanan şüpheliler arasında İsrail toplumunun her kesiminden insan yer alıyor. Eski Sovyetler Birliği'nden gelen göçmenler, Haredim (ultra-Ortodoks) Yahudiler, Doğu Kudüs Arapları, asker firarileri ve gençler gibi.

İran'ın İsrail'deki casus arayışı, 7 Ekim 2023'te Gazze'de savaşın patlak vermesi ve Tahran'da Hamas lideri İsmail Haniye'nin öldürülmesinden bu yana İsrail'e karşı genel olarak daha saldırgan bir duruş sergilemesiyle birlikte arttı.

Bu operasyonların birçoğu amatörce görünse ve erken müdahale edilse de, operasyonların hacmi, İran'ın geçmişe kıyasla çok daha saldırgan ve ısrarlı bir çaba içinde olduğuna işaret ediyor. 

Şin Bet, bu komploları ortaya çıkarıp engellemek için çalışıyor. Ancak bir dava mahkemeye ulaştığında sistem tökezliyor. Zayıf kanıtlar, güncelliğini yitirmiş yasal çerçeveler ve hafif cezalar caydırıcılık sağlamıyor.

İran'ın İsraillileri casus olarak istihdam etme girişimleri, Savunma Bakanı Israel Katz'ın hedef alınmasını içeren olayın ortaya çıkmasıyla endişe verici bir değişimi gözler önüne serdi.

Çünkü bu sadece casusluk değil, İsrail liderliğini tehdit etme çabasıydı. İran, en üst düzeylerde korku yaratmak için angajman kurallarını yeniden yazmaya çalışıyor.